Monday, May 20, 2013

İnceleme: Tanrı/Deity



Kitap: Tanrı (Covenant #3)
Yazar: Jennifer L. Armentrout
Yayın Evi: DEX
Sayfa Sayısı: 407
Goodreads Puanı: 4.58 (7,745 oy)


Akit’in kuralları Alex’i neredeyse ölüme gönderiyordu. Konsey onun Catskills’de ne yaptığını öğrenseydi, onu kimse kurtaramazdı, tabii Aiden’ı da. Furiler, Alex’in peşindeydi, şimdi de onu ele geçirmek isteyen başka güçler var. Alex sürpriz bir mektup alıyor, yazanlar karşısında ne yapacağını bilemiyor ve Seth’le gittikçe daha da yakınlaşıyor. Birlikte yaptıkları antrenmanlardan biri Alex’in bir Apollyon işareti daha kazanması ile sonlanıyor ve bu Alex’i biradım daha Uyanmaya yaklaştırıyor. Alex’in doğum günü yaklaştıkça sanki etrafındaki tüm dünya paramparça oluyor; geleceğin Apollyon’u aşk, kader ve yalanlar arasında sıkışıp kalıyor. Tanrılar öfkelerini serbest bırakınca yaşam geri dönülmez bir şekilde değişecek. Furiler, İblisler, Safkanlar, Melezler ve Avcılar hiç beklenmedik bir geleceğe hazırlanıyor. Tarih tekerrür ediyor fakat bu defa işler, pek de iyi gitmiyor.

Melez Sözleşmeleri serisi, Melez ve Safkan’dan sonraTanrı ile devam ediyor.


Özlemişim. Kitaba başladığım da gerçekten bunu hissettim. Safkan'ı okuyalı baya oluyor, Seth'i, Aiden'ı, Apollyon olayını, safkan ve melez ayrımcılığını, hatta eskiden çok gıcık olduğum Alex'i bile özlemişim. Kitabın son satırlarını okurken ise içimdeki heyecan patlaması gözle görülürdü. Apollyon için yanıp tutuşuyorum.

"Saçının teline bile zarar gelmesine izin vermeyeceğimi söylemiştim." Bakışlarını tekrar bana çevirdi ve o gümüş havuzlar neşeyle parladı. "Gerçi bu daha çok tam zamanlı bir işe benziyor."

Utanarak söylüyorum ki kitaptaki çoğu şeyi unutmuşum. Başlarda biraz afalladım, "Bu kimdi?"  "Bu olay neydi?" sözleri fazlaca gidip geldi kafamda. İlerledikçe yerine oturdu taşlar. Seriye başladığımda konu biraz fazla tanıdık olduğu için yazara hiç ısınamamıştım ben, ama bu akıcı yazısı ile kendini sevdiriyor yani. 
Kitabı okurken birkaç gün ara vermek zorunda kalmıştım işlerim dolayısıyla ve dün gece acısını çıkarayım dediğimde hava aydınlanıyordu. Ne var ki Tanrı, uykusuzluğa değecek bir kitaptı. 
"Hala hissedebiliyorum," dedi Seth, üzerimde huzursuzca kıpırdanarak.

Bunun, onun için gerçekten de berbat bir şey olduğunu fark ettim. Kafayı hala Aiden'a takmış olduğumu, babamla ilgili duruma üzüldüğümü ve çelişki yaşadığımı anlayabiliyordu. Benim onunla ilgili tek hissedebildiğim ise ne zaman azdığıydı.
 Safkan'ı okurken Aiden'a karşı büyük bir hoşnutsuzluk duyuyordum. Tek sebebi ise Seth idi tabii ki. Kitabı okurken ona duyduğum olumsuz duygular da kayboldu, Aiden'ı daha çok sevdim. Romanın başında Seth'e yaptıklarından dolayı Alex'i de boğasım gelmedi değil hani. Seth... en sevdiğim Apollyonum. Kitabın sonlarına doğru azıcık gıcık olsam da hiç sevgim eksilmedi. Jennifer nasıl karakterler yaratması gerektiğini iyi biliyor. 

"Düğmelerden birini atladın." Seth ayağa kalktı ve göbeğimin üzerindeki düğmeyi ilikledi. "Hem kızarmayı kes. Herkes antrenman yapmadığımızı düşünecek."

"Yapıyor muyduk?"
Kitaptaki karakterlerin ve duyguların güzelliği haricinde bir de olaylara değineyim. Kitabın başından sonuna kadar adrenalin hiç eksilmedi, aksine her sayfada daha da arttı. Bir sonraki bölümde ne olacak diye merak ettim hep. Heyecan doruktaydı anlayacağınız.
Yer yer Alex'e gıcık oldum yine. Döneklikleri, bir dediği bir dediğini tutmayışı beni öldürüyor. Spoiler vermek istemiyorum, ancak laf ettiği, sinirlendiği olayları kendisinin yapmaya kalkması kızdırdı beni. Gözlerimi devirmekten kendimi alamadım bazen.

"Seni özledim Alex. O yüzden. Özleyeceğim de. Hiç aklından geçti mi bu?"
Sonuç olarak kitap fazlasıyla güzeldi. Aiden'ın Alex'e karşı olan ilgisi,  Seth ve bağ, Tanrılar, her şeye rağmen duyulan umut...  Şu an fark ediyorum ki tek eksik iblislerdi. Kitapta biraz unutulmuş gibilerdi, iblis kovalamacası içermiyordu, gerçi aynı heyecanı yaratacak olaylar vardı.
Kitabı okurken hiç sıkılmadım, hep daha fazlasını istedim. Apollyon'u çok merak ediyorum, zira o son cümleler beni benden aldı. Beklentilerimin hepsi son sayfaya sıkıştırılmış gibiydi.


"Benden nefret edemezsin. Yaradılışına aykırı olur. Pek yakında ikimiz aynı insan olacağız. Sen, bugünden başlayarak alaşağı edeceğimiz tanrılar tarafından benim olmak için yaratıldın."
Aklıma gelen saçma -gerçekten saçma- bir şeyi yazmadan edemeyeceğim, nedense sürekli Blue'nun Bubblin' şarkısında Seth'in dans edişi canlanıyor. Artık nereden giriyorsa bilinç altıma böyle şeyler. Neyse hanımlar beyler, eğer seriyi okumayı düşünen ya da "Safkan'dan sonra devam etsem mi?" diyen varsa bir koşu kitapçıya gidip gelsin, okusun bu kitabı. Sevilmeyecek gibi değil.

Puan: (5 üzerinden)

2 comments:

  1. off asğol yaa heryerde spoiler aradım bulamamıştım, ne iyi oldu yazman. :D bende aiden'e yada alex'e gıcık oluyom bazen :D AMA sorada hemen geçiyor. aiden'in sevmiyom diyip alex i sevmemeisine karşı fazla umursaması. seth in alex'e karşı olan duygularını hep bağı suölaması. bu alex'in kafasızlığı beni öldürecek :D hemen yarın siparişimin elimde olması ve okumam dileğim ile yourmum bitiyor. çok sağol yazıp uğraştığın için :D <3

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ne demek, okuduğun için ben teşekkür ederim <3 Alex... ondan çok çekiyoruz. Ama diğer kitabı okumak için yanıp tutuşuyorum!

      Delete