Thursday, October 30, 2014

İnceleme: Her Şey Aydınlandı/Everything Is Illuminated



Kitap: Her Şey Aydınlandı
Orijinal Adı: Everything Is Illuminated
Yazar: Jonathan Safran Foer
Yayıncı: Siren Yayınları
Goodreads Puanı: 3.89 (109.970)

Sayfa Sayısı: 310


Çağdaş edebiyatın en etkileyici seslerinden Jonathan Safran Foer'den zaman, mekân ve hafıza üçgeninde şaşırtıcı manevralar yapan, eğlenceli, dokunaklı, zekâ ve duygu dolu, çarpıcı bir roman: Her Şey Aydınlandı. Elinde solmuş bir fotoğraf ve kafasında soru işaretleriyle yola koyulan genç bir adamın Avrupa'nın kalbinden Amerika'ya, dünyadan Ay'a, geçmişten günümüze, rüyalardan masallara, büyük aşklardan büyük savaşlara, karanlıktan aydınlığa uzanan yolculuğunun nefes kesen hikâyesi... Geçmişle bugünün içiçe geçtiği, birbirleriyle rekabet halindeki anlatıcılarıyla akıllardan kolay kolay silinmeyecek, çok sesli, çok katmanlı ve kesinlikle sihirli bir roman Her Şey Aydınlandı.

Foer'in tüm dünyada büyük ilgi gören bu ilk romanı; ilerlemek için geriye dönmek zorunda kalanlara ve geçmişinden kaçanlara, yaşamın pusu altında gizlenen muazzam gerçekleri arayanlara ve sırlarının gölgesinde yaşamaya çabalayanlara, düşlerle gerçekleri birbirine karıştıranlara ve kalabalıkların içinde yapayalnız olanlara, hayata ve hayatta kalmaya dair bir şimdiki zaman klasiği.
 



Wednesday, October 29, 2014

İnceleme: Benim Bütün Arkadaşlarım Süper Kahraman


Kitap: Benim Bütün Arkadaşlarım Süper Kahraman
Orijinal Adı: All My Friends Are Superheroes
Yazar: Andrew Kaufman
Yayıncı: Arkabahçe Yayınları
Goodreads Puanı: 3.90 (3.431 oy)
Sayfa Sayısı: 100


"Tom'un Bütün arkadaşları gerçekten de süper kahraman. Mesela Kulak, Amfibik, Miskin ve Ters. Hatta Tom'un karısı Mükemmel de süper kahraman. Ne yazık ki Mükemmel düğün gecesinde Tom'un görünmez olduğuna inanması için hipnotize edildi. Tom ne yaparsa yapsın Mükemmel'e görünemiyor. Düğünden altı ay sonra, Tom'un çekip gittiğine ikna oluyor. Mükemmel Vancouver'a bir bilet alıyor. Vancouver'a gidip orada mükemmel bir hayat kuracak, kırık kalbini Toronto'da bırakacak. Tom'un yanında olduğunda habersiz, uçağa biniyor. Tom uçak Vancouver'a inmeden önce karısına kendini göstermeli, yoksa onu sonsuza dek kaybedecek..."

İlk sayfalarda kitabın şirinliği ve komikliğinden hoşlanacak,çok geçmeden altta yatanların gerçekliğiyle sersemleyeceksiniz.
Mükemmel Tom'u görecek mi?
Aşkın gözü korkudan gözlerini kapadığı için mi kördür?
Ertelenen büyük planlar hayatınızı küçültür mü?
Yeni bir aşka başlamak için eski aşk artıklarını temizlemek şart mıdır?
Tek yeteneği harkulade "S*ktir git" demek olan bir miskin süper kahraman olabilir mi?
AC/DC alemin kralı olabilir mi?
Peki insan böyle bir dünyada süper gücü olmadan hayatta kalabilir mi?
Sizin süper gücünüz ne?
Cevapları birlikte arayalım...




Cumhuriyetimizin 91. Yılı Kutlu Olsun!

Friday, October 24, 2014

Üç Güzel Film, Bir Karizmatik Aktör

Her şey arkadaşımın Dane DeHaan içereni filmler önermesi ile başladı.

Dane DeHaan’ı Mettalica: Through The Never ile tanımıştım ve The Place Beyond the Pines filmi ile kendisine daha çok ısınmıştım. Başarılı, yetenekli ve samimi olan oğlanı daha fazla görmek istiyordum tabii; ancak oynadığı filmlere çok da takılmamıştım.

Yakın bir akadaşım, Dane DeHaan'ın başrolü çektiği iki film tavsiyesi verdi ve hemen izlemem gerektiğini söyledi. Bunlardan biri Life After Beth, diğeri ise Kill Your Darlings idi. Birlikte Dane’in IMDb sayfasında gezinirken Chornicle adlı filmini gördüm, fragmanı izledim, hayran kaldım. Bununla birlikte de Dane DeHaan maratonu başlatma kararı aldım.

Bence çok da iyi oldu.


       

                                Chronicle                       Life After Beth                 Kill Your Darlings


               Üç lise öğrencisini konu alan           Zombi ve romantizm        Beat Kuşağı'nın yaratıcılarını
              bilim-kurgu türünde tüyler                içerikli, samimi ve            konu alan şiirsel, etkileyici, 
              ürpertici, heyecan dolu bir film.        bir o kadar komik bir       iz bırakan bir beyazperde 
                                                                         hikaye.                             uyarlaması.

Wednesday, October 22, 2014

İnceleme: Dövüş Klübü/Fight Club


Kitap: Dövüş Kulübü
Orijinal Adı: Fight Club
Yazar: Chuck Palahniuk
Yayıncı: Ayrıntı Yayınları
Goodreads Puanı: 4.19 (267.293 oy)
Sayfa Sayısı: 224

İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke.

İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni binyılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç adam. Aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyaya kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'ın felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden, gecenin geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir dövüş kulübü ülkenin dört yanını saracaktır. Ama Tyler'ın dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'ın peşine takılır...

Chuck Palahniuk'un ilk romanı, tüketim kültürüne, hırs ve üstünlük duygusuna, güzellik idealine ve iş dünyasına zehir zemberek bir eleştiri yöneltiyor. Palahniuk, karanlık bir mizahla desteklediği güçlü ve çarpıcı üslubuyla, yaşadığımız dünyanın çirkin suretine ayna tutuyor. Son on yılın en özgün, en sarsıcı romanları arasında sayılan Dövüş Kulübü'nü Türkçe'ye kazandırmaktan sevinç duyuyoruz.

Anime İncelemesi: DRAMAtical Murder



Anime: DRAMAtical Murder
Tür: Aksiyon, Bilim-kurgu, Gizem
Bölüm Sayısı: 12/12+
Yapım Yılı: 2014


Gelecek bir zamanda, sanal (siber) dövüş oyunu olan "Rhyme"; insanlar arasında inanılmaz derecede popülerdir. Bu yıllarda insanlar, çok kullanışlı olan "Al" bilgisayarlara yani "AllMates"lere sahiptir."Aoba Seragaki"; Midorijima adasında büyükannesiyle kalan, "Heibon" adındaki eskicide çalışıp sıradan hayatı olan bir gençtir. Arkadaşlarının aksine ne "Rhyme" adlı oyuna ne de bir gruba katılır.Ancak adada bazı insanların kaybolduğu söylentileri yayılınca, günlük yaşamındaki sıradanlığı korumak için adanın arkasında yatan gizemi Aoba'nın kendisinin çözmesi gerekir.


Bir arkadaşımın, karakterlerinin çok iyi olduğunu ve sahnelerine göz atmam gerektiğini söylemesi üzerine, geçtiğimiz günlerde DRAMAtical Murder'a başladım.

Uzun zamandır anime dünyasının içindeyim ve bir sürü seriyi (genellikle de en popülerlerini) devirdiğimden dolayı artık biraz daha farklı ama keyifli bir anime arıyordum. Genelde ciddi, kanlı-bıçaklı ve trajedi yüklü animelerden hoşlanıyorum, ki son zamanlarda da izlediğim tüm seriler böyleydi, Tokyo Ghoul'dan sonra döngüyü kırarak biraz daha renkli ama vıcık olmayan bir anime izleyeyim derken Dmmd'nin iyi bir seçim olacağını düşündüm.

Dmmd, gelecekte geçen bir seri. Bilgisayarların ve robotların yaşamın kalbi haline geldiği dönemde, gençler genellikle bir çeteye/gruba bağlı yaşıyordur. Bazı gruplar sadece eğlence ve arkadaşlık adına olsa da bazıları aslında daha derin işler peşindedir. Ryhme adı verilen siber oyun sahası, illegal de olsa, bu grupların arasında inanılmaz şekilde popülerdir. 
Baş karakterimiz Aoba bir işaretsizdir. Yani kendisi hemen hemen herkesin aksine bir çetede değildir ve Rhyme'le de ilgilenmez.
Bazı kimselerin kaybolması ve hayatına tuhaf bir şekilde yeni insanların dahil olması üzerine Aoba, kendini çözülmesi gereken büyük bir gizemin içinde bulur.

Saturday, October 18, 2014

Anime Tavsiyesi: Tokyo Ghoul


Anime: Tokyo Ghoul
Tür: Aksiyon, Gizem, Doğaüstü, Dram, Psikolojik
Bölüm Sayısı: 12/12
Yapım Yılı: 2014



Bu sene mangadan animeye uyarlanan Tokyo Ghoul, kısa sürede büyük bir popülerliğe ulaştı ve birçok anime hayranı tarafından da oldukça sevildi. Özellikle Tumblr kullanıcıları animeye fazlasıyla ilgi gösterdi.
Hal böyle olunca, bende merak etmiştim seriyi, yine de izlemeyi sürekli olarak erteliyordum. Çok yakın bir arkadaşım da animeyi izlemem gerektiğini söyleyince zamanının geldiğini düşündüm ve başladım Tokyo Ghoul'a.


Konusu kısaca şöyle:

Kaneki adlı baş karakterimiz bir kahve dükkanında Rize isimli bir kadınla tanışır. Kaneki'nin Rize'ye karşı duyduğu ilgi gözle görülür şekilde ortadadır. İkisi bir buluşma ayarlar. Rize eve dönerken, Kaneki kız tarafından saldırıya uğrar. Rize, son zamanlarda her yerde insanların karşısına çıkan, insan etiyle beslenen doğaüstü yaratıklardan biridir. Rize, Kaneki'yi yemek üzereyken kızın üzerine demir yığınları düşer ve onların altında ezilir. Kaneki de kritik durumda hastaneye kaldırılır, oradaki doktor Rize'nin organlarını Kaneki'ye nakleder. Bunun ardından Kaneki kendini olağandışı şeyler hissederken bulur; kana ve ete duyduğu açlık gibi. 


Friday, October 10, 2014

İnceleme: Batman: Pelerinli Süvariye Ne Oldu?/Whatever Happened to the Caped Crusader?



Kitap: Batman: Pelerinli Süvariye Ne Oldu?
Orijinal Adı: Batman: Whatever Happened to the Caped
Crusader?
Yazar: Neil Gaiman
Çizer: Andy Kubert
Yayıncı: JBC Yayıncılık
Goodreads Puanı: 3.92 (9. 768 oy)
Sayfa Sayısı: 128

Ben öldüm mü?"
"Henüz değil."
"Öyleyse bana neler olup bittiğini anlat."
"Sen dünyanın en büyük dedektifisin, Bruce.
Neden kendin çözmüyorsun?"

O Gotham şehrinin koruyucusu, onun intikamcı ruhu, onun Kara Şövalye'si. Yıllarca şehrin sokaklarının güvenliğini sağlamak için tek kişilik bir savaş sürdürdü. Ama bu gece savaş en son ve en büyük kurbanını aldı…

Batman'in kendisini…

Maskeli İnsan Avcısı, doğduğu yer olan Crime Ara Sokağı'nda bir tabutta yatıyor. En yakın arkadaşları ve en ölümcül düşmanları ona son kez saygılarını sunmak için bir araya geliyor. Her biri tanıdıkları Batman hakkında çok farklı bir hikâye anlatıyor. Nasıl yaşadığını ve Nasıl öldüğünü. Kara bir siluet, gecenin içindeki bir gölge gibi ölünün anılmasını izliyor. Bu kahramanların ve kötü adamların anlattıkları birbiriyle çelişen öykülerin hepsinin doğru olamayacağını biliyor. Gece bitmeden önce, tabutun kapağı Batman'in üstüne sonsuza dek kapanmadan önce, bu soruya cevap vermesi gerekiyor:

Pelerinli süvari'ye Ne Oldu?

Kara Şövalye'nin tarihinin onlarca yılını unutulmaz bir hikâyeye dokuyan usta hikâyeci, çok satan yazar Neil Gaiman (Sandman, Caroline, American Gods) ve çizgi roman süperstarı Andy Kubert (X-Men, Captain America, BATMAN) bir Amerikan simgesine dokunaklı bir bakış sunuyorlar.



İnceleme: Linger


Kitap: Linger  (The Wolves of Mercy Falls #2)
Yazar: Maggie Stiefvater
Yayıncı: Scholastic Press

Goodreads Puanı: 3.94 (97.688 oy)

Sayfa Sayısı: 360


The astonishing #1 New York Times bestseller.

In Maggie Stiefvater's Shiver, Grace and Sam found each other. Now, in Linger, they must fight to be together.


For Grace, this means defying her parents and keeping a very dangerous secret about her own well-being. 

For Sam, this means grappling with his werewolf past . . . and figuring out a way to survive into the future. 

Add into the mix a new wolf named Cole, whose own past has the potential to destroy the whole pack. And Isabelle, who already lost her brother to the wolves . . . and is nonetheless drawn to Cole.



Thursday, October 9, 2014

İnceleme: The 100


Kitap: The 100 (The Hundred #1)
Orijinal Adı: The 100/The Hundred  (The Hundred #1)
Yazar: Kass Morgan
Yayıncı: Go! Kitap
Goodreads Puanı: 3.47 (5.140 oy)
Sayfa Sayısı: 297

İNSANLIĞIN GELECEĞİ ONLARIN ELİNDE

Yaşanan nükleer felaket dünyanın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay gemisinde varlıklarını sürdürmüştür.

Tükenmeye yüz tutan kaynaklarla koloniyi ayakta tutmaya çalışan yöneticiler, nüfusu kontrol altında tutmak için en sert tedbirleri almakta, hafif suçlar için bile idam cezası uygulanmaktadır. Öyle ki çocuk suçlular on sekiz yaşına geldiklerinde idam edilmektedir. Ama ölümlerini bekleyen bu gençlerin artık çok önemli bir görevi vardır. Gözden çıkarılmış genç suçlulardan oluşan 100 kişilik bir ekip, geçen zaman içinde yerleşime hazır hale gelip gelmediğini test etmek için Dünya'ya gönderilecektir.

Koloninin geleceği, onların elindedir. Bu onlar için ya ikinci bir şans ya da bir intihar görevi olacaktır. 100 ekibi farklılıklarını, geçmiş hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp birleşmeli ve bilinmezlerle dolu Dünya'da hayatta kalmaya çalışmalıdır. Ama ihanetler, sırlar, henüz bitmemiş ve yeni başlayan aşklar bir bir gün yüzüne çıktıkça bir arada kalmaları gittikçe zorlaşacaktır.

Monday, October 6, 2014

İnceleme: Melek/Angel Burn


Kitap: Melek (Angel #1)
Orijinal Adı: Angel/Angel Burn (Angel #1)
Yazar: L.A. Weatherly
Yayıncı: DEX
Goodreads Puanı: 3.93
Sayfa Sayısı: 381


En iyi melek ölü melektir. 

Willow diğer kızlardan farklı olduğunu biliyor ve bunun tek sebebi araba tamir etmekten hoşlanması değil. 

Willowun bir yeteneği var. 

Tek bir dokunuşla insanların geleceklerini görebiliyor, rüyalarına girebiliyor ve umutlarını, pişmanlıklarını bir kitap gibi okuyabiliyor. Bu gücü nereden aldığını ise kimse bilmiyor. 

Alex hariç. 

Gizemli, doğaüstü bir çekiciliğe sahip olan Alex, Willowun sırrını biliyor ve onu durdurmak için yola çıkıyor. Willowun içindeki karanlık güçler, onu tehlikeli ve karşı konulmaz kılıyor. 

Alex şimdi can düşmanına âşık olmak üzere...


Saturday, October 4, 2014

Etkinlik: Book Challenge Tag

Sevgili Naz'lı Kitaplık, beni Book Challenge Tag'e etiketlemiş. Kendisine buradan bolca teşekkürler!


Book Challenge Tag'de altı adet soru bulunuyor ve bence hepsi eğlenceli. Etkinlikleri seven biri olarak hemen atlayıp yaptım bende tabii. Sorular biraz zor olsa da...


1-) İlk Hayranlığım

Luisito: Bir Sevgi Öyküsü.

Açıkçası, ilk hayranlığım bu mu çok emin değilim. Şeker Portakalı ya da Zaman Hırsızı, hatta Spiderwick serisi olması da mümkün. Çocukken okuyup sevdiğim çok kitap var. Ama Luisito daha ilk basıldığında bana gelmişti ve kitaba takık olduğumu hatırlıyorum, defalarca okumuştum. Çok tatlı bir hikayeydi. Hatta altını çizdiğim ilk kitaptır. Bunun için Luisito diyorum.


2-) Favori Serim

Açlık Oyunları, Yüzüklerin Efendisi, Penryn & The End of Days...


Bu soruya tek bir cevap verebileni ayakta alkışlıyorum. Benim o kadar çok ki... aklıma gelen ilk üçü sıraladım. Sanırım bende en iz bırakanlar bunlar ama çok çok sevdiğim bir sürü seri var. (Ölümcül Oyuncaklar, Harry Potter, The Wolves of Mercy Falls gibi) hangisini söylesem bilemedim ama siz bu üçünü alın.



3-) Favori Kitabım

Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın, Otomatik Portakal, The Perks of Being a Wallflower ve
Çavdar Tarlasında Çocuklar.

Okuduğum stand alone kitap sayısı, seri kitaplarından daha azdır ama hep çok güzel kitaplara denk geldim ve bu da favori listemi kalabalık yapıyor. Önümüzdeki aylarda favorilerime yeni kitaplar eklenecek gibi; ama bu kitaplar hep çok sevdiklerim olarak kalacak. Hepsi mükemmel. Aralarından en sevdiğimi seçmek çok çok zor. 


4-) Favori Erkek Karakterim

Finnick Odair (Açlık Oyunları)

Blogumun takipçisi olan herkes Finnick aşkımı bilir. Hemen hemen her bayan kitapsever gibi ben de birazcık (aslında bayağı) fangirlüm. Bundan dolayı karar vermek zor tabii, ama Finnick bende biraz başka. Açlık Oyunları'nı okuyan herkes neden böyle olduğunu anlar zaten. Favori erkek karakterlerim arasında bir de Penryn&The End of Days serisinden Raffe girebilir. Bir de Çavdar Tarlasında Çocuklar'dan Holden. Ama Finnick daha özel olduğundan, bu başlığa en çok yakışan isim de o.


5-) Favori Bayan Karakterim
Katniss, Penryn.

Aslında bunun üzerinde pek düşünmedim. Belki daha iyi, daha karakteristik kızlar vardır ama ben young-adulttan ilerliyorum ve aklıma gelen ilk iki isim Katniss ve Penryn. İkisi de kendine yetebilen, ailesini korumak için gözü kapalı can verebilecek savaşçı kızlar. İkisini de çok seviyorum tabii ki.


6-) Favori okuma saati

Gece

Aslında her saat okurum. Ama kafamda bir şey olmadığında, günlük işlerimi tamamladıktan sonra akşam saatlerinde yayıla yayıla kitap okumanın verdiği keyif bir başka oluyor. Yazın genelde gün batımı saatleri idealim, diğer mevsimler geceyi tercih ediyorum. 





Bir etkinliğin daha sonunda gelmiş bulunuyoruz böylece. 20 kişiyi etiketlemem gerekiyormuş ama bunun için çok üşengecim, beni takip eden herkes bu tagi yapabilir!

Yeni bir yazıda görüşmek üzere, özgür günler!

Friday, October 3, 2014

Kargo Ne Getirdi? Uzun Bir Yazı

Artık kaçıncısını yaptığımı bilmediğim bir kargo yazısında daha beraberiz. İnternetten kitap sipariş etmeyeli bir hayli oluyor, özlemişim.

Okumayı istediğim çok ama çok kitap vardı ve bir türlü karar veremedim ne alacağıma, yavaş yavaş azaltabildim ancak. En sonunda, 12 kitaplık bir liste hazırladım ve verdim siparişi. 


Çizgi romanlardan başlayayım.

Umbrella Academy'nin ilk cildini çok sevmiştim, malum, Gerard Way gibi birinin kaleminden çıkma. JBC yayınları ikinci cilt olan Dallas'ı da yayımlayınca hemen atmıştım sepete, siparişi de anca oluyor işte. İkincisi kadar güzel olacak mı, okumadan bir şey söylemem ancak çizgi romanda ilk dikkatimi çeken şey girişi Neil Gaiman'ın yazmış olması. Bu bile heyecanlanmam için yetiyor.