Kargo Ne Getirdi? Uzun Bir Yazı

Artık kaçıncısını yaptığımı bilmediğim bir kargo yazısında daha beraberiz. İnternetten kitap sipariş etmeyeli bir hayli oluyor, özlemişim.

Okumayı istediğim çok ama çok kitap vardı ve bir türlü karar veremedim ne alacağıma, yavaş yavaş azaltabildim ancak. En sonunda, 12 kitaplık bir liste hazırladım ve verdim siparişi. 

Çizgi romanlardan başlayayım.

Umbrella Academy'nin ilk cildini çok sevmiştim, malum, Gerard Way gibi birinin kaleminden çıkma. JBC yayınları ikinci cilt olan Dallas'ı da yayımlayınca hemen atmıştım sepete, siparişi de anca oluyor işte. İkincisi kadar güzel olacak mı, okumadan bir şey söylemem ancak çizgi romanda ilk dikkatimi çeken şey girişi Neil Gaiman'ın yazmış olması. Bu bile heyecanlanmam için yetiyor.

Neil Gaiman giriş yazıyor, ancak bildiğiniz üzere, çizgi roman da yazıyor. Sandman serisini okumayı her şeyden çok istiyorum ancak bir türlü elime geçemedi kendisi. Ben de Gotham dizisinden ötürü, tam Batman aşkım kabarmışken Pelerinli Süvari'ye Ne Oldu? adlı çizgi romanı almazsam olmayacak dedim. Benim gözümde bir tanrı olan Gaiman ve favori kahramanım Batman'in birleşimi kötü bir şey olamaz zaten.

1984'ü ve Sineklerin Tanrısı'nı nasıl hala okumadım bilmiyorum, zira iki kitap da birçok kitapseverin en beğendikleri romanlar arasında. İkisini de almayı sürekli olarak erteliyordum, sonunda elimdeler. En kısa zamanda okumam dileğiyle, ikisini de delicesine merak ediyorum.

Bu arada Can'ın beyaz kapaklardan vazgeçmesine baya farklı eleştiriler geldi, benim de karışık düşüncelerim var ama 1984'ün yeni kapağı bence çok başarılı olmuş. 

Şiiri çok seven biri olmama rağmen, kitaplığımda adam akıllı şiir kitabı bulunmuyor. Ben de buna son vermek için bir araştırmaya girişmiştim, tam o sırada da Shiver'ı okmaya başlamıştım. Shiver'daki Sam karakteri bir Rilke hayranı ve kitapta da Rilke'den birçok alıntı bulunuyor. İnternette şiir kitaplarına bakarken gözüme takıldı anında tabii, ben de attım hemen sepete. 

Gördüğünüz üzere bu seferki alışveriş karışık türler içeriyor. Ki bana kalırsa bu çok iyi oldu. Tek bire bağlı kalmayı hiçbir zaman sevmedim.

Dorian Gray'in Portresi'ni uzun zamandır merak ediyordum, ancak okumam için biraz daha zaman geçmesi gerekiyordu sanki. Artık vakti geldi. 

Ses ve Öfke, biraz damdan düşer gibi, sırf merak amacıyla oldu. Yüzyılın klasiklerinden biri deniyor ve duyduğuma göre bayağı depresifmiş. Umarım sürükleyici bir eserdir, zira anlatımı biraz yoğunmuş.

Her Şey Aydınlandı, çok beğeneceğimi tahmin ettiğim bir eser. Çünkü Jonathan Safran Foer'in elinden çıkma. Foer, okuduğum tüm kitaplar içerisine en beğendiklerimden biri olan Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın'ın yazarı. Ama beğeneceğimi düşünmemin tek sebebi bu değil tabii ki, kitabın konusu da bir hayli ilgi çekici ve kitap birçok övgü almış. En kısa zamanda okumam dileği ile...

Dövüş Kulübü hakkında pek bir şey söylemeye gerek duymuyorum aslında. Kendisi yeraltı edebiyatının en bilinen ve belki de en sevilen eserlerinden biri. Ben de yeraltı edebiyatına başlamanın en uygun yolunun bu Chuck Palahniuk eseri olduğunu düşündüm. Bu sene içerisinde okumayı düşündüğüm eserlerden yine.

The Shock of the Fall'u en yakın arkadaşlarımdan biri okuyordu, ben de onda görüp beğendim ve kendisinin de tavsiyesini aldım. Kitabın konusu çok ilgi çekici, anlatımı da güzel; bana bir tek okumak kalıyor.

Son bölümü merakla beklenen eserlere ayırdım. 

Ne bunlar? Tabii ki Cennet Ateşi Şehri ve The 100. 

Cennet Ateşi Şehri'ni okuyup bitirenler çok ama ne yapayım, ben de anca sipariş edebildim. The 100 ise yayınevinden taze geldi. İkisi de bana resmen "oku beni" diye bakıyor. Sanırım bu iki esere biraz daha öncelik vereceğim. Elimdeki kitap biter bitmez birine başlıyorum. Ölümcül Oyuncaklar serisini gerçekten özledim ve The 100 da fazlasıyla merak ettiğim bir eser. 

Bir kargo daha yolda şimdi, Simyacı'nın özel baskısını bekliyorum. Ama dayanamadım, yazayım dedim kargo yazısını. İşte bana gelenler böyleydi. Şimdi sırada okumak var. Bakalım kitaplarda beklediğimi bulabilecek miyim?