Thursday, December 19, 2013

Ne Okuyorum?


Daha en başından seveceğimi düşündüğüm bir kitaptı, ne var ki beklediğim gibi bir giriş yapamadı. Ancak hikaye hızlanıyor gibi, biraz heyecan katılıp, biraz da yaratılan dünya ile ilgi bilgi verilirse olur bu iş.

Wednesday, December 18, 2013

İlacım Olan Filmler

Eh, malum kış geldi. Boğazlar şişti, battaniyeler çekildi, kedi kucağa alındı ve oturup film izlendi. Haplar sağda, kitaplıkta. Yanında da mendiller.

Anlayacağınız, şifayı kaptım dostlar. İlaç niyetine de bu filmleri izledim


The Place Beyond the Pines
 
Yönetmen: Derek Cianfrance
Senarist:  Derek Cianfrance, Ben Coccio
Oyuncular: Ryan Gosling, Bradley Cooper, Eva Mendes, Dane DeHaan, Emory Cohen
Yıl: 2012
IMDb Puanı: 7.4

Ryan Gosling ve Bradley Cooper'ın yer aldığını görünce izlemeye karar verdiğim film, beni şaşırttı, sarstı ve kalbimi çeldi.

Oyuncular, çekim alanları, görüntüler... her şey fazlasıyla iyiydi. Şunu söylemem gerek, film biraz uzun (yaklaşık 2 saat 20 dakika) olduğundan başlarda sıkılacağımı düşünmüştüm; ancak filmin yönü bir anda değişiveriyor ve farklı olaylara tanık oluyoruz.

Yetenekli motor sürücüsü Luke'un, bir oğlan sahibi olduğunu öğrenip hayatını düzene sokma kararı almasıyla başlıyor hikaye; sonrasında çok farklı yerlere sürükleniyor. İnsanların "kötü adam" ve "kahraman" olarak kafalarına yerleştirdiği iki kişinin hikayesine tanık oluyoruz ardından. Senarist, belli etmeden, filmde bir polis memuru olarak karşımıza çıkan Bradley Cooper üzerinden, dışarıdan görünen kimlikleri sorgulatıyor aslında biraz.

Dediğim gibi, filmde ne olacağı hiç belli olmuyor. Ama görüntülerin güzelliği, oyuncuların kalitesi hiç değişmiyor. Aslında film ile ilgili anlatılacak, üzerine konuşulacak birçok şey var. Fakat ne desem spoilera girecek bir havaya sahip film. Öyle aksiyon ya da ne bileyim komedi filmi değil de biraz farklı havası olan bir film izlemek isteyenler sevecektir, eminim.

Bu filmi izleyince American Hustle'da Bradley Copper'ı, Metallica: Through the Never'da Dane DeHaan'ı izlemek için daha da bir sabırsızlandım.

Uzun lafın kısası tavsiye ediyorum. Ben beğendim.




The Vow

Yönetmen: Micheal Sucsy
Senarist:  Josan Katims, Abby Kohn
Oyuncular: Channing Tatum, Rachel McAdams, Sam Neill, Jessica Lange
Yıl: 2012
IMDb Puanı: 6.7


Ufffffff.
 Kendimde değilim şu an. Romantikli komikli bir film olsun diye izlediğim The Vow beni bir buçuk saat boyunca gözü yaşlı bıraktı. O kadar da hüzünlü bir film olmayabilir aslında, ben sanırım aşırı duygusallaştım; haplar mı çarptı ne. Göz yaşlarım tükendi artık. Zaten The Place Beyond the Pines'ın da sonunda ağlıyordum.

Biraz kafa dağıtayım, sevgi dolu bir şeyler izleyeyim diyenlere birebir. Ben de aşk dolu bir şeylere ne kadar açmışım. Bunun üzerine şöyle bol bol romantik olaylarla dolu bir kitap okumak istiyorum ama elimde o tarz bir kitap yok. Neyse biz filme devam edelim.

Evli bir çift olan Pagie ve Leo bir trafik kazası geçiriyor, Pagie komaya giriyor ve hafızasının bir kısmını kaybediyor. Sevimli çiftin anılarını ve Leo'nun ikinci bir kez kızın kalbini çalmaya çalışmasını izliyoruz. Tabii arada gülüyoruz, çoğunlukla ağlıyoruz falan...

Başarılı oyunculuklar, hoş bir konu vardı. Gayet de izlenebilitesi yüksek bir film. İzlenebilite diye saçma bir kelimeyi de nereden duyduysam artık...



The Ides of March
  
Yönetmen: George Clooney
Senarist:  Grant Heslov, George Clooney
Oyuncular: Ryan Gosling, Paul Giamatti, George Clooney, Philip Seymour Hoffman
Yıl: 2011
IMDb Puanı: 7.2
 

Yazının ikinci Ryan Gosling içeren filmi. Ama bambaşka bir Ryan Gosling içeren filmi.
Motorunu, ona hiç yakışmamış boyalı saçlarını bırakıp, takım elbiseye giyinip geliyor bu sefer. Hem de George Clooney, Philip Seymour Hoffman, Paul Giamatti gibi efsana isimlerle birlikte. Filmde hayran olduğum aktörler yer almasaydı, muhtemelen filmi bugün izlemezdim; çünkü kağıt üstünde filmin o kadar da cezbedici bir konusu yok. Ama iyi ki bu güzel insanlar oynuyormuş, çünkü filmde en az onlar kadar güzel.

Filmde, Ohio'daki başkanlık seçimleri ele alınıyor. Mike Morris'e oldukça sadık olan basın sözcüsü Stephen bir süre sonra kendini politik bir skandalın içine sürükleniyor.

Gayet keyifli ve kaliteli bir film. İzlerken hiç sıkılmadım. Clooney abimiz iyi iş çıkarmış.


Hastalıklı halimde bu üç güzel yapımı izledim. Akşama bir tane daha izlesem mi diye düşünmüyor değilim ama günde de dört filim biraz "öh" dedirtiyor yani. 
Neyse bu filmler de tavsiye edilebilecekler arasına girdi. Ben de filmleri bırakıp başka bir şeyler yapayım bari. 
Keyifli, sanatlı, sağlıklı günler.

Monday, December 16, 2013

İnceleme: Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri/Uncle Montague's Tales of Terror


Kitap: Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri (Tales of Terror #1)
Orijinal Adı: Uncle Montague's Tales of Terror
Yazar: Chris Priestley
Yayıncı: Tudem Yayınları
Goodreads Puanı: 3.94 (1.250 oy)
Sayfa Sayısı: 224

 Edgar'ın amcası ormanın derinliklerindeki bir evde oturuyor. Edgar, ormandan geçerken köy çocuklarının ağaçların arkasına gizlenip onu izlediğinden emin, ama ne olursa olsun korktuğunu belli etmemeye kararlı. 

Bir gün, Edgar'ın amcası ona bir dizi tüyler ürpertici hikâye anlatıyor. Üstelik, bütün bu hikayelerin gerçek olduğuna dair kanıtları da var: Küçük bir bez bebek, altın yaldızlı bir çerçeve, pirinçten yapılmış eski bir teleskop... Acaba Montegue Amca bütün bu lanetli eşyaları nasıl bir araya getirdi?

Fakat bu soruya cevap arayacak zaman yok. Edgar, karanlık bastırmadan önce ormandan geçip eve dönmek zorunda... ama belki de aradığı cevapları orada, ormanda bulacak.

Montague Amca'nın kendi hikâyesinin, tüm zamanların en şaşırtıcı ve en korkunç hikâyesi olduğunu keşfettiğinizde tüyleriniz diken diken olacak...


Sunday, December 15, 2013

Kısa Bir "Yeni Kitaplar" Yazısı


Bu bir ilkler yazısı. İlk defa telefondan bloga yazı atıyorum ve ilk defa bir alışveriş yazısını uzatmayacağım. 

Bu dört güzelliği "kitap fuarı" dedikleri, ancak kitap fuarıyla ilgisi alakası olmayan utanç verici yerden aldım, bir de beş adet tarihi/siyasi kitap. 

İnternetten çok daha ucuza gerçekleştirilebilir, hayal kırıklığına uğratan bir alışveriş oldu anlayacağınız. Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri adlı şeker, bir o kadar da ürkütücü kitaba başladım bile. Yorumu yakında blokda!

Takipte kalın, mutlu günler.

İnceleme: Evrenin Ötesi/Across the Universe


Kitap: Evrenin Ötesi (Across the Universe #1)
Orijinal adı: Across the Universe 
Yazar: Beth Revis
Yayıncı: Olimpos Yayınları
Goodreads Puanı: 3.80 (50.393 oy)
Sayfa Sayısı: 408

Geriye sayım tamamlandı! Godspeed kalkışa hazır!
 

Zamanın ve evrenin ötesinde bir aşk. Sırlar, cinayetler ve yalanlar üzerine kurulu dev bir uzay gemisi. 

  Amynin genetik uzmanı annesi ve savaş analizi uzmanı babası yeni bir gezegende insanlığın ilk tohumlarını atmak ve yaşam şartlarını uygun hale getirebilmek üzere Finansal Kaynak Borsası tarafından işe alınır. Yeni gezegene varmak 300 yıl süreceği ve Amy sadece on yedi yaşında olduğu için özel bir izin ile o da bu yolculukta ailesine katılır. 

Kendilerinin de aralarında bulunduğu 100 kişilik bilim insanı ve savaş uzmanı dondurularak geminin kargo bölümüne 300 yıl sonra yeni gezegene iniş yapıldığında uyandırılmak üzere yerleştirilir. Ama yüzlerce yıl sürecek olan bu yolculuk için evet demeden önce Amynin 50 yıl erken uyandırılacağından haberi yoktu... Üstelik kendi kurallarıyla yaşayan cesur yeni bir dünyaya gözlerini açmayı hiç ummamıştı.
 

 Amy uyandırılışının bir teknik arıza olmadığını anladığı andan itibaren onun neredeyse ölümüne sebep olan kişiyi bulmak için zamana karşı bir yarışa girer. Çünkü donma haznesinin fişi çekilmiştir ve şüpheliler listesindeki isimler ise sadece birkaç bin kişilik gemi sakinlerine aittir. Gemide birisi donma haznelerinin fişlerini çekip kaçıyor ve vaktinde çözüldükleri farkedilmeyen kurbanlar dondurucu sıvıda boğuluyor. Eğer Amy hemen bir şeyler yapmazsa ailesi bir sonraki kurbanlar olabilir.  

Ama şüpheli listesindeki isimlerden biri Amy için farklı anlamlar ifade ediyor: genç, asi ve zeki Çırak, geminin gelecekteki lideri ve hazırlıksız yakalandığı bir aşk


Friday, December 6, 2013

Ne Okuyorum?


Evrenin Ötesi! Sonunda başladım. İnanılmaz, diyebileceğim nitelikte değil şu an ama oldukça keyifli gidiyor. Eksiklerini, güzelliklerini uzun uzun anlatırım artık incelemesinde.
Bol kitaplı günler!

Tuesday, December 3, 2013

İnceleme: Hayvan Mezarlığı/Pet Sematary

 
Kitap: Hayvan Mezarlığı
Orijinal Adı: Pet Sematary
Yazar: Stephen King
Yayıncı: Altın Kitaplar
Goodreads Puanı: 3.77(155.741 oy)
Sayfa Sayısı: 400


"KUTSAL MEZARLIĞA GÖMÜLEN ÖLÜLER, KISA SÜREDE YENİDEN HAYATA DÖNERLER." 
- BİR KIZILDERİLİ İNANCI -

Dr. Louis Creed ve ailesi eski kızılderili mezarlığındaki ruhların gazabına uğramışlardı... Bunun elbette nedenleri olmalıydı... STEPHEN KING okurlarının, doğaüstü olaylarla bezenmiş heyecanların doruğuna götürüyor.


Sunday, December 1, 2013

İnsan Yükü Ağırdır Demiştin, Sen Benim Kanatlarımsın..

Babam ve Oğlum, Issız Adam, Dedemin İnsanları gibi filmleriyle büyük ilgi toplayan Çağan Irmak’ın, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği ve eleştirmenlerden tam not alan “Tamam Mıyız?” vizyonda!
 
Hayatta hiçbir şey tesadüf değil, her şeyin bir sebebi var.. Tıpkı Temmuz ve İhsan’ın yollarının mucizelerle kesişmesi gibi..

Hayatındaki seçimleri Temmuz’u babası ile karşı karşıya getirir, maddi hiçbir destek beklemeksizin kendi hayatını yaşamak isteyen ve evinden ayrılan Temmuz, ruhunu meslek olarak seçtiği heykeltıraşlıkla arındırır. Hayatını devam ettirmek için çocuk romanları için çizerlik yapan Temmuz’un hayatı, sevgilisinden aldığı bir e-mail ile allak bullak olur. Sevgilisi tarafından terk edildiğini öğrenen Temmuz aynı zamanda da işini kaybetmiştir .Hayatı ile yüzleşen Temmuz, dibe vurmuş, yaşama küsmüştür. İhsan ise, bedensel dezavantajı sebebiyle, hayatını annesine bağlı yaşamak zorunda genç bir adamdır.  Gerçekleştiremeyeceği hayallerinin yanı sıra annesinin sırtında bir yük olmaktan da mutsuz olan İhsan’ın kurtuluşu ile ilgili tek bir fikri vardır. Ta ki Temmuz’la karşılaşana dek.. Temmuz ve İhsan hayatlarının çöküşünde, dibe vurdukları bir anda karşılaşır ve bu karşılaşma Temmuz’u hayatı, sanatı, umudu yeniden tanıyacağı, İhsan’ı  ise hayata yeniden tutunacağı bir dostluğa, başlangıca sürükler. . Farklı iki yaşamın birleşmesine sebep olan bu tesadüfî buluşma Temmuz’u İstanbul’un hiç bilmediği bir köşesine ve hiç tanımadığı bir ailenin içine sokacaktır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.