Kitap: Başlat - Ready Player One
Orijinal Adı: Ready Player One
Yazar: Ernest Cline
Yayıncı: DEX Kitap
Goodreads Puanı: 4.30 (109.094 oy)
Sayfa Sayısı: 506
Burası OASIS. Buradan çıkış yok.
Yıl 2045 ve dünya çok çirkin bir yer.
Uygarlıkları felce uğratan enerji krizi, tam anlamıyla felakete dönüşen iklim değişikliği, kıtlık, yoksulluk, bulaşıcı hastalıklar ve geriye kalan son kaynaklar için süren nükleer savaşlarla cehenneme dönen bir dünya... Ve bu dünyada yaşamak zorunda olan tüm talihsiz insanlar gibi, henüz on sekiz yaşındaki Wade Watts da uyanık olduğu zamanın neredeyse tamamını bir simulasyonun içerisinde geçiriyor.
İstediğiniz kişi olabileceğiniz, istediğiniz yerde yaşayabileceğiniz ve istediğiniz şeyleri yapabileceğiniz bir yer olan, insanlığın son vahası, sanal dünya OASIS’te.
Ve bir gün OASIS’in yaratıcısı James Halliday ölüyor. Arkasında bıraktığı milyonlarca dolarlık bir servetle. Ancak bir sorun var. Ortada bir varis yok.
James Halliday bütün mirasını tek bir kişiye bıraktı. Yarattığı devasa sanal dünya OASIS içinde sakladığı üç anahtarı bulacak olan kişiye.
İşte dünya çapındaki kıran kırana mücadele böyle başladı. Ve
anahtara giden ilk ipucunu Wade Watts buldu.
Başlat-Ready Player One, 2045 yılında, OASIS adındaki sanal alemde geçen bir bilim-kurgu romanı. Konusu gereğiyle, beğeneceğimi düşündüğüm ancak biraz da tereddütlerimin bulunduğu bir kitaptı. Ancak kitaba başlar başlamaz olumsuz bütün düşüncelerim bir bir yıkıldı. Ready Player One, oldukça keyifli, uzun olduğu kadar sürükleyici, biraz şaşırtıcı ve çok da eğlenceli bir eser.
Muhtemelen her oyunsever gencin hayalini kurduğu bir dünya, yakın gelecekte, 2045'te, James Halliday isimli biri tarafından OASIS adıyla kuruluyor. Burası herkesin ücretsiz erişim sağladığı, insanların istediği kimliğe bürünebildiği bir evren. Tarih, yeryüzünün en korkunç haline tanık olurken 18 yaşındaki Wade Watts gibi çoğu kimse bu sanal dünyayı tek kaçış noktası olarak görüyor. Bir gün, OASIS bağımlılarının taptığı insan Halliday, arkasında inanılmaz bir miras bırakarak ölüyor. Ve mirasın sahibi, üç anahtarı bulacak olan kişi.
Av başlıyor. Anahtara giden ilk ipucunu ise Wade elde ediyor.
Şunu söylemeliyim ki, kitap beni ilk sayfasından itibaren içine aldı ve ilk iki yüz sayfayı nasıl okuduğumu bilemedim. Resmen su gibi aktı cümleler. Hem de o sonu gelmez paragraflara rağmen. Yazarın dili ne çok ağır, ne de çok üstünkörü. Kitabı okurken daha çok bir film seyrediyor gibisiniz. Romanda anlatılan mücadele, dostluk ve masumane aşk sizi anında sarmalıyor.
Kitapta en çok beğendiğim şeylerden biri, hikayenin kurgusunun fazlasıyla gerçekçi oluşu. OASIS'ten ve gelecekten bahsediyorum yani. Herkesin aklına gelmiştir bu fikir, "acaba böyle bir simülasyon olur mu?" diye daha önce düşündüğüm çok oldu. Yazar, sanal alemle gerçeklik arasındaki farkı, dengeyi ve aralarındaki ilişkiyi, özellikle kitabın sonlarına doğru, en mantıklı haliyle dile getirmiş.
Romanda anlatılan olay ve yan hikayeler sadece bahsedildiğinde bile heyecanlıyken, bunu güzel bir kalemin işiyle okumak daha da macera yüklü ve eğlenceli olmuş. Ernest Cline, kitabın anlatıcısı olan Wade'i oldukça gerçekçi bir karakter olarak yaratmış. İçimizden, tanıdık bir oyun bağımlısı. Olayları böyle bir kahramanın gözünden okumak her şeyi daha iyi kılıyor tabii.
Eğer daha önce Ready Player One ile ilgili bir yazı okuduysanız mutlaka kitabın içinde 80'lere dair bolca öge bulunduğu söylenmiştir. 2045 ve 80'ler ne alaka derseniz, hepsi Halliday'in başının altından çıkıyor! Kitabın içinde 80-90 yıllarının sinema, oyun ve müzik dallarıyla ilgili çokça referans var. Neil Gaiman, J.K. Rowling, JRR Tolkien, Stanley Kubrick, Tarantino gibi tanıdık (ve bayıldığım) isimleri satırlarda görmek bana kalırsa keyifliydi. Star Wars, Star Trek, Dungeons and Dragons ve Pacman'de kitapta büyük yer kaplıyor örneğin. Eğer seveniniz varsa, hiç düşünmeden kitabı gidip alın.
Kitabı okuyan bazı kişiler, kitabın içinde geçen bu isimlerin, eğer onlara hakim değilseniz, sizi sıkabileceğini söylemiş. Açıkçası benim bilgim dahilinde olan da fazla yoktu ancak sıkıldığımı söyleyemeyeceğim. Kitapta beni yoran tek nokta yazarın bazı yerlerde fazla ayrıntıya girmiş olması, o kadar.
Söylemem gerekir ki, kitabın sonunun ne olacağı biraz belliydi; ama kitabın ortalarında ve sonlara doğru sizi bolca sürpriz bekliyor. Ready Player One, bilim-kurgu sevenler için inanılmaz bir serüven olacaktır; fakat ben bu kitabı, sevmeyenlere bile öneriyorum! Bir şans vermekte fayda var.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, güzel günler.
Puan: (5 üzerinden)
İşte dünya çapındaki kıran kırana mücadele böyle başladı. Ve
anahtara giden ilk ipucunu Wade Watts buldu.
Hazır mısınız?
Başlat-Ready Player One, 2045 yılında, OASIS adındaki sanal alemde geçen bir bilim-kurgu romanı. Konusu gereğiyle, beğeneceğimi düşündüğüm ancak biraz da tereddütlerimin bulunduğu bir kitaptı. Ancak kitaba başlar başlamaz olumsuz bütün düşüncelerim bir bir yıkıldı. Ready Player One, oldukça keyifli, uzun olduğu kadar sürükleyici, biraz şaşırtıcı ve çok da eğlenceli bir eser.
Her gecenin sonunda OASIS'ten çıkış yapmam için annemin beni zorlaması gerekirdi çünkü hiçbir zaman gerçek dünyaya dönmek istemezdim. Gerçek dünya berbattı.
Muhtemelen her oyunsever gencin hayalini kurduğu bir dünya, yakın gelecekte, 2045'te, James Halliday isimli biri tarafından OASIS adıyla kuruluyor. Burası herkesin ücretsiz erişim sağladığı, insanların istediği kimliğe bürünebildiği bir evren. Tarih, yeryüzünün en korkunç haline tanık olurken 18 yaşındaki Wade Watts gibi çoğu kimse bu sanal dünyayı tek kaçış noktası olarak görüyor. Bir gün, OASIS bağımlılarının taptığı insan Halliday, arkasında inanılmaz bir miras bırakarak ölüyor. Ve mirasın sahibi, üç anahtarı bulacak olan kişi.
Av başlıyor. Anahtara giden ilk ipucunu ise Wade elde ediyor.
Şunu söylemeliyim ki, kitap beni ilk sayfasından itibaren içine aldı ve ilk iki yüz sayfayı nasıl okuduğumu bilemedim. Resmen su gibi aktı cümleler. Hem de o sonu gelmez paragraflara rağmen. Yazarın dili ne çok ağır, ne de çok üstünkörü. Kitabı okurken daha çok bir film seyrediyor gibisiniz. Romanda anlatılan mücadele, dostluk ve masumane aşk sizi anında sarmalıyor.
Çirkin bir dünyanın içinde doğmuştuk ve OASIS mutluluğu tadabildiğimiz sığınağımızdı.
Kitapta en çok beğendiğim şeylerden biri, hikayenin kurgusunun fazlasıyla gerçekçi oluşu. OASIS'ten ve gelecekten bahsediyorum yani. Herkesin aklına gelmiştir bu fikir, "acaba böyle bir simülasyon olur mu?" diye daha önce düşündüğüm çok oldu. Yazar, sanal alemle gerçeklik arasındaki farkı, dengeyi ve aralarındaki ilişkiyi, özellikle kitabın sonlarına doğru, en mantıklı haliyle dile getirmiş.
Parzival: Evet. Eldeki verileri analiz ettiğimde, kadın olman gerektiğine karar verdim.Art3mis: Neden kadın olmam gerekiyormuş?Parzival: Çünkü aslında Detroit banliyölerinde, annesinin bodrumunda yaşayan, Chuck adında 140 kiloluk bir herife vurulduğumu düşünmek istemiyorum.
Eğer daha önce Ready Player One ile ilgili bir yazı okuduysanız mutlaka kitabın içinde 80'lere dair bolca öge bulunduğu söylenmiştir. 2045 ve 80'ler ne alaka derseniz, hepsi Halliday'in başının altından çıkıyor! Kitabın içinde 80-90 yıllarının sinema, oyun ve müzik dallarıyla ilgili çokça referans var. Neil Gaiman, J.K. Rowling, JRR Tolkien, Stanley Kubrick, Tarantino gibi tanıdık (ve bayıldığım) isimleri satırlarda görmek bana kalırsa keyifliydi. Star Wars, Star Trek, Dungeons and Dragons ve Pacman'de kitapta büyük yer kaplıyor örneğin. Eğer seveniniz varsa, hiç düşünmeden kitabı gidip alın.
"Gerçek dünyada yaşamıyorsun, Z. Bana söylediklerinden biliyorum, hiç gerçek dünyada yaşamamışsın. Sen de benim gibisin. Bir illüzyonun içindesin."
Kitabı okuyan bazı kişiler, kitabın içinde geçen bu isimlerin, eğer onlara hakim değilseniz, sizi sıkabileceğini söylemiş. Açıkçası benim bilgim dahilinde olan da fazla yoktu ancak sıkıldığımı söyleyemeyeceğim. Kitapta beni yoran tek nokta yazarın bazı yerlerde fazla ayrıntıya girmiş olması, o kadar.
Söylemem gerekir ki, kitabın sonunun ne olacağı biraz belliydi; ama kitabın ortalarında ve sonlara doğru sizi bolca sürpriz bekliyor. Ready Player One, bilim-kurgu sevenler için inanılmaz bir serüven olacaktır; fakat ben bu kitabı, sevmeyenlere bile öneriyorum! Bir şans vermekte fayda var.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, güzel günler.
Puan: (5 üzerinden)
Deniz merhaba. Bloguna, tarzına ve özellikle çizimlerine bayılıyorum. Umarım bloguna aktif olarak yazmaya devam edersin. Ayrıca lütfen çizimlerini daha fazla paylaş! Görüşmek üzere :")
ReplyDeleteYorumunu okuyunca nasıl mutlu oldum bilemezsin, teşekkürler! Ben de aktif kalmayı umuyorum. Çizdikçe, eğer içlerinde hoşuma giden varsa instagrama atmaya devam edeceğim. Tekrar teşekkürler :)
DeleteBende bu kitabı alalı bayağı oldu ama kitaplığımda bekliyor. Kitap hakkında aslında hiç yorum görmemiştim ve senin yorumunu okuyunca çok sevindim. Kitabı okuma listeme alıcam. Bende beğeneceğimi düşünüyorum :)
ReplyDeleteSeni, bu kitabı okumaya ittiysem ne mutlu bana :) Umarım sen de benim kadar seversin..
DeleteDeniz nerelerdesin yahu? Umarım kısa zamanda geri dönersin. Bi şey soracaktım. Instagram'da "Kumkamp, özlemişiz..." yazarak paylaştığın fotoğraftaki kitap hangisi acaba?
ReplyDeleteTatilde olduğumdan bir o yana bir bu yana koşturuyorum, bilgisayarın başına geçip yazı yazmaya vakit ayıramıyorum bir türlü. Kısa zaman sonra -umarım- yeni yazılarda görüşeceğiz. Fotoğraftaki kitap Silo. Ancak kitabı bitirebilmiş değilim maalesef...
Deleteİki gün önce D&R dan indirimden aldım. İnanılmaz güzel kitap. Neredeyse bitirmek üzereyim. O kadar güzel ki kitapla ilgili araştırma yaparken bu yazıyı buldum. Tavsiye ederim. Buna benzer kitap önerisi varsa bilgilendirin.
ReplyDeleteBen de 5-6 ay önce kitap fuarından almıştım... İlk Başta okumaya zamanım olmadı fakat kitabı elime aldığımda 2 günde bitirdim .. Dehşet bir Kitap !
ReplyDeletebu kitabi hicbiryerde bu-la-mi-yo-rummm! yardim lutfen :(
ReplyDeleteYa kafayı yicem bence aylardır arıyorum ama yok lütfen biri yardımcı olsun T_T
DeleteBişi sorcam Halliday'ın oyundaki ismi neydi acaba
ReplyDeleteMerhaba daha önceden okuduğum için bir noktayı tam anımsayamıyorum. Karakterler öldüğü zaman o anda üzerinde olduğu eşyaları mı kaybediyordu yoksa tüm elde ettikleri sıfırlanıp her şeyleriyle sıfırlanıyor mu?
ReplyDelete