Bir haftalık yorucu bir İstanbul yolcuğu yaptım. Bakalım bu bir haftada neler okudum, neler izledim?

Yolculuk sırasında iki adet kitap bitirdim. Biri önce başladığım Le Chic Butik, diğeri VA'nın dördüncü kitabı Kan Sözü ikisinin yorumlarını blogda bulabilirsiniz! Fazla kitap okuyamadım gezmekten. Normalde
evde oturacak zamanım olurdu ancak bu sefer dışarıda işlerimiz vardı. Yinede o araya biri 522 sayfa olan iki kitap sıkıştırmış olmakla gurur duyuyorum.
Yaklaşan düğünler için yaklaşık bin tane mağaza girip elbise denemekten sıkıldığım için abimle isyan edip sinemaya gittik. Bir bilim-kurgu, aksiyon ya da benzeri bir film olmak zorundaydı tabii ki. Biz de ne zamandır ikimizinde izlemek istediği Oblivion'a gittik Cevahir'de.
Tom Cruise'u artık aynı karakterlerle görmekten sıkılmış olsak da film çok güzeldi. Tipik bir bilim-kurgu filminden bekleneceği gibi filmden çıkınca abime dönüp, "Bir dakika ben anlamadım" gibi bir tepi verdim. Sonra uzunca filmin tartışmasını yaptık. Ve size söyleyeceğim tek şey, eğer bir bilim-kurgu filmi aklınızda soru işaretleri bırakıp biriyle tartışmaya itiyorsa o film iyidir arkadaşlar.
Geçen gece ablam ve annem dizi izlerken ortamdan kaçıp güzel bir film izleyelim dedik abimle yine. Kabarık


Ve son olarak, İstanbul'un trafiğini kilit eden, otuz bin kişinin izlediği, yaklaşık elli kişinin bayılmasına sebep olan, insanların ezildiği ve sonunda eğlendiği o konserde ben de vardım arkadaşlar.
Konseri tam ortadan, ikinci sıradan izledim ancak ne olaylar olmadı ki? Kapı açılışı saat 16.00'da idi ve ben 16.30 civarlarında oradaydım. Beşiktaş'tan Maslak'a gitmek taksi ile tam bir buçuk saatimizi aldı. Havanın kararması beklendiği için konser 21.30'da başladı. Orada susuzluktan ölüyordum, ayaklarım zaten felç. Konser başlayana kadar itişmeler, ağlaşmalar, küfürleşmeler gırla. "Yeter artık başlasın şu konser" diye bağırıp küfreden gençler geri sayım başlayınca çığlığı bastı tabii. O an herkes susuzluğu yorgunluğu unuttu. Bir ara itişmeler yüzünden bayılıyordum, nefes alamadım. Onlarca kişi arkadan saçımı çekti, dirsekledi, ayaklarımı çiğnedi. Askımı bile kopardılar gerçekten.
Konser başladığında daha solda, sahnenin ortasına doğruydum tabii. En güzel yeri yakaladım.
Sonuç olarak aşırı yoruldum, büyük ihtimalle ayak parmaklarım ezildi. Konser başlayınca hiç fotoğraf, video çekemesem de hafızamda güzel bir anı olarak kaldı. Bu yorucu haftadan sonra beni -umarım- sakin bir hafta bekliyor. Bol bol ders çalışmalı bir hafta. Tabii blogu da ihmal etmeyeceğim. Yeni yazılarıma kadar hoşçakalın!
No comments:
Post a Comment