Tuesday, June 4, 2013

İnceleme: Benim İçi Öl/ Die For Me

Kitap: Benim İçin Öl (Die For Me #1)
Yazar: Amy Plum
Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
Sayfa Sayısı: 351
Goodreads Puanı: 4.05 (23.256 oy)

O, Aşkı İçin Ölmeye Değil, Ölmemeye Söz Verdi

"Gizemli ve romantik bir aşkı anlatan bu romanı elimden bırakamadan bir çırpıda okuyup bitirdim." Aprilynne Pike, New York Times en çok satanlar listesinde 1 numara olan Kanatlar dizisinin yazarı.

Amy Plum, paranormal üçlemesinin ilk kitabı olan Benim İçin Ölde (Die For Me) , Amerikada anne babasını trafik kazasında kaybedince, ablasıyla dedelerinin yanına taşınmak zorunda kalan Kate ile onun saf güzelliğine tüm benliğini kaptıran yakışıklı Fransız genci Vincentın ruhlara işleyen aşklarını anlatıyor. 
On altı yaşındaki Kate, Brooklynden, çoğu kişinin hayalini süsleyen "Işıklar kenti" Parise taşındığında, acı günlerini kitap okuyarak ve sanatla iç içe geçirerek atlatmaya çalışır. O sırada, uyur hâldeyken bile onu görebilen bir çift gözün kendisini aşkla izlediğinden habersizdir. Katein, bir kafede kitap okurken gördüğü ve tüm genç kızların yüreğini hoplatacağını, kendisine hiç takılmayacağını düşünerek iç geçirdiği Vincentın gözleridir bunlar. Ve Kate de Vincenta gönlünü kaptırır.
Ama bu aşkın önünde gizemli ve ürkütücü bir engel vardır. Vincent normal bir insan değildir. Hayatını her gün riske atmasına neden olan korkunç bir yazgıya mahkumdur. Ayrıca onu ve tüm ırkını yok etmeye çalışan ölümsüz ve tehlikeli düşmanlara karşı koymak zorundadır. 
Okurken nefes nefese kalacağınız Benim İçin Ölün yazarı Amy Plum, ikincisi 2012de yayımlanacak paranormal üçlemesinin bu ilk kitabıyla gençlerin kalbinde şimdiden taht kuruyor.

Yazar, Parisin muhteşem dekorunun yanı sıra iki dünya savaşının insanlara yaşattığı acıların yansımalarının da yer aldığı ve okurların yeni tutkusu olacak bu üçlemenin ilk kitabını sizlere paylaşıyor.



"...Etrafını insanlarla çevir, Allah aşkına!"

"Ama benim etrafımda insanlar var,"
"Leonardo da Vinci ile Quentin Tarantino sayılmaz."

Alışılmışın dışında fantastik ögeler, Paris, mükemmel bir Fransız beyefendi, güzel bir anlatım, saf bir aşk... Eh, bir kitapta bunlar varsa nasıl sevemem?
Üç gün önce sadece ilk sayfasını okumuştum kitabın, dün başladım okumaya sabah 5 idi bitirdiğimde. Bir anda Paris'in güzelliklerinde buldum kendimi. Kesinlikle geçer not aldı benden.

"Daha gideceğimiz yere bile varmadık, sen şimdiden hamleler mi yapıyorsun?" diyerek güldüm.

"Tabii ki hayır. Ben bir centilmenim, hem de sonuna kadar. Bir gün, yoluna çıkan bir çamur birikintisinin üstünü ceketimle örtebilirim senin için,"

Paranormal-romance'lara ne olursa olsun şans veriyorum, ama kendini beğendirmek zor oluyor tabii. Farklı bir konu bulmak da. Her kitap kendi türünde aynı oluyor. Artık alışıyorsunuz olacaklara. Bütün kitaplarda böyle. İkinci kitapta olacakları biliyorsunuz ama üstünde sürekli farklı bir örtü oluyor ve her kitap farklı bir tat bırakıyor ağızda. Karakterleriyle, olaylarıyla. Bu romanda kendi alanında farklı bir roman olmuş. Alışılmadık şeyler görmek güzel oluyor.

Vincent zaman kazanmak için boğazını temizledi. "Şöyle diyelim, ben annenin birlikte takılmanı isteyeceği türden bir adam değilim."

Kitaptaki akıcılık, anlatım, cümleler güzeldi. Basit cümleler yoktu, süslü bir üslupta yoktu. Bir gençlik kitabından beklendiği gibiydi anlayacağınız. Yine de çabukluğu üstünden atamamıştı. Bir anda olaylar gelişti. Soluklanıp "Ne oluyoruz yahu" demeyi gereklilik gördüğüm noktalar oldu. Son zamanlarda okuduğum her kitapta oluyor bu. Bir de duygu değişimleri. Kızımız Kate'de de vardı biraz; "Onunla olamam" deyip gördüğü anda kucağına atlamalar falan. Ama kitabın beğenmediğim kısmı bu kadardı. Bir de şu yaratıklarla ilgili biraz daha bilgi verilebilirdi. İkinci kitapta olacağını sanıyorum onunda.

"Kate, seninle birlikte olmak isteğinden kendimi alamıyorum. İşte o yüzden, bütün bunları dikkate alman için önüne sunuyorum. Ne istediğine karar vermen için. Ben denemek istiyorum. Birlikte nasıl olabileceğimizi görmek istiyorum."

Kitaptaki duyguları hissedebildim bu sefer, en azından  Kate'in duyguları yerinde idi. Hoşlandığını, ardından sevdiğini hissettim. Vincent olaya biraz çabuk giriş yapsa da hiçbir lafım yok oğlana. Yine mükemmel bir karakter... bu sefer Fransız. Ki bu, onu sevmem için bir neden daha katıyor. Kitaptaki sözleri, Kate'e olan yaklaşımı çok güzeldi. Öyle çok kötü çocuk tavrı yoktu ama gizemliliği, kışkırtıcı sözleri yeter. En sevdiğim karakterler arasında yer alıyor. Book Boyfriend kısmında ise ilk üçe girebilir! (Kızların verebileceği tepki ise yanda)

O eski atasözü, artık geçerliliğini yitirmişti. "Hiç sevmemektense, sevip kaybetmek daha iyidir" yerine "Sevip kaybetmektense hiç sevmemek daha iyidir" denilmeliydi. Doğru şeyi yapmıştım, kendini tekrar tekrar ikna ettim. Peki öyleyse neden hayatımın en büyük hatasını yapmışım gibi hissediyordum?

Kitapta beni rahatsız eden başka bir şey yoktu öyle. Young Adult seven herkes bayılarak okur bence. İkinci kitabı bir sonraki alışverişimde olacağımı umuyorum. Yazar da gözüme girdi. "Perfect Boy" u yaratmış benim için. "Bir kitap yazsam kesinlikle oğlan şunu derdi!" dediğim bir kaç söz vardı, kitapta onların yer alması biraz korkuttu. Sonra dedim ki "Amy, iyi yazarmışsın kız!" aynı düşünceleri paylaşıyoruz demek ki.

"Beni içeri davet edecek misin yoksa kapı eşiğinden davetsiz geçip geçemeyeceğimi mi test ediyorsun?" Sonra fısıldadı. "Ben bir geri dönenim, vampir değil chérie."

Serinin üçüncü ve son kitabı (sanırsam) yurt dışında bir ay önce yayımlandı, biz de ne zaman çıkar bilemiyorum ama umarım fazla beklemeyiz. İkinci kitaplar hep en heyecanlı yerde kesilir! Güldüren, eğlendiren, kalbinizi tekleten bu kitap tavsiye edilir.

Ve sonra kafamda ağır ağır şu iki kelime canlandı: Ben seninim.
-Hayalimdeki Vincent ile bitireyim-



          Puan: (5 üzerinden)
       
                   






No comments:

Post a Comment