Wednesday, June 5, 2013

İnceleme: Kusursuz Kimya/Perfect Chemistry


Kitap: Kusursuz Kimya (Perfect Chemistry #1)
Yazar: Simone Elkeles
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 369
Goodreads Puanı: 4,16 (76,887 oy)

Önyargılarla ve Yasaklarla Sınanan, Aykırı Bir Aşk Masalı

Brittany Ellis görünüşte her şeye sahipti. Varlıklı bir aile, mükemmel bir sevgili ve doğru bir arkadaş grubu. Ancak kimya dersinde, kasabanın yanlış tarafında yaşayan çete üyesi Alex Fuentesle laboratuvar partneri olmak zorunda kalınca, Brittanynin kusursuz hayatı sarsılacaktı. 

Alex kötü bir çocuktu ve üstelik bunun farkındaydı. Brittanyyi baştan çıkaracağına dair arkadaşlarıyla bahse girerken, genç kızın duyguları hiç de umrunda değildi. 

Fakat onları, kimyasal tepkimelerin en büyüğü bekliyordu. Aşk! 

Alex ve Brittany, aralarındaki karşı konulmaz kimyaya kapıldıkça, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayacaktı. Alex hayatını ortaya koymalı, Brittany en büyük sırlarını gözler önüne sermeliydi. Bütün dünya onları ayırmaya kararlıyken, masum bir aşk onları bir arada tutabilecek miydi?





Beklentilerimin çok üstünde, önyargılarımı kırıp geçen süper bir kitap okudum. Romence tutkunları, bad boy severler toplanın: Burada çok güzel bir kitap var!

"Carmen motosiklete atladı ve sırtıma yapışıp ellerini bilerek kalçama koydu. Ama benden umduğu etkiyi yaratamamıştı. Ne sanıyordu yani, geçmişi unutacağımı mı? Asla. Beni ben yapan, geçmişimdi."

Kitaba başlamadan önce içine azıcık göz attığımda kitabın hem Alex, hem de Brittany'nin ağzından anlatıldığını görünce biraz tedirgin olmuştum; çok emindim değildim seveceğime. Ama yazar işini biliyor, kesinlikle çok daha güzel olmuş böylesi. Sırf Brittany'nin dilinden anlatılsa bu kadar sarmayabilirdi. Şu an tam bir sevgi pıtırcığı oldum, sevmelere doyamadım kitabı.

"Ateşe yakın olmak, illa yanacağın anlamına gelmez chica."

Kusursuz (!) kızımız Brittany ve kötü çocuk Alex arasında geçiyor hikayemiz. Birbirinden nefret eden iki insan kendisi başta, birbirlerinden çok ama çok farklılar; anlamadıkları bir şekilde, bir o kadar da aynılar. İkisinin de sırları, kendi içlerinde problemleri ve sarsılmaması gereken imajları var. Açıkçası başta Britt'in sırlarının daha farklı bir şey olacağını tahmin etmiştim, bu yüzden biraz abartıldığını düşünüyorum onun ama çok küçük bir kısımdı zaten. Bir de son 30 sayfa beni deli etti azıcık süre atlama yüzünden. Aradan fazla zaman geçirmiş yazar, zamanın bir şeyleri değiştireceğini düşünüyorum ben. 

"Çikolata gözlerine baktım. Beynim dumanlı, başım sersem olsa da çikolatanın, mavinin karşıtı olduğunu bilecek kadar kendimdeydim. Maviyi istemiyordum. Mavi, kafamı çok karıştırıyordu. Çikolata ise netti, uğraşması kolaydı."

Bu iki şey harici kitap kesinlikle kusursuzdu. O ikisi de kusur olamayacak kadar küçük şeylerdi zaten. Alex'e kötü çocuk dediysem de, öyle diğer young-adultlardaki gibi kışkırtıcı cevaplar verip beysbol şapkası takan bir tip beklemeyin; karşımızdaki ciddi bir kötü çocuk. 
  • O bir çete üyesi.
  • Tutuklanmışlığı var.
  • Adam dövmekte üstüne yok.
  • Küfürlü ve belden aşağı konuşmalarda usta.
  • LK'yi temsil eden dövmeleri, sevdiği bir motoru var.
  • Bağlanmayı sevmez.
  • Kirli bir yaşamı var.
  • Her ne olursa olsun ailesini tehlikeye atmaz.
  • Problemlerini asla dışarı yansıtmaz.
Size sesleniyorum fangirller, karşımızda süper bir BookBoyfriend var!

"Şu anda ne istiyorsun?"
"Tanrım, seni öpmek istiyorum... Dudaklarının, dilinin tadına varmak. Seni öpmemi ister misin? İkimizin dışında kimse bilmez."

Brittany her ne kadar Amerikan rüyasını yaşayan bir kız olsa da, itici dedikodular bulunmaması, parti kızı havalarında olmamasını sevdim. Gerçi kitabın sonlarına doğru olan kısımda tutumundan pek hoşlanmadım ama dediğim gibi, artık kızlardan ümidimi kestim. Hiçbirinden akıllıca davranmasını beklemiyorum. Yine de sizi çıldırtacak bir kız karakter değildi kesinlikle. Kitabı okurken hiçbir şey müdahale edesim gelmedi, hayat hikayelerini izliyormuş gibiydim. Ki bu kitabın iyinin üstünde olduğunun göstergesidir.

"Onun kollarına atılıp sıcaklığını hissetme arzum o kadar güçlüydü ki, bir kişiye bağımlı olmak tıbbi açıdan mümkün mü, diye merak ettim."

Serinin diğer kitapları çıkar mı bilmiyorum, çıkarsa okurum ama kalkıp da İngilizce'sini okumak falan istemiyorum. Karakterlerde Alex olmadığı için çok heyecanlı değilim ama goodreadsteki puanına bakılırsa okunmalı gibi geliyor. 
Kitapta en sevdiğim kısım ise duyguları hissetmekti. Hem Alex'in hem Britt'in birbirine olan hislerinin gerçek dünyada olduğu gibi gelişmesini izledim. Acele yoktu, olağandışı hız yoktu; duyguları normal hızda filizlendi ve Alex'in direnişi yüzümde bir tebessüm bıraktı. Çok seviyorum böyle acılı, koruma iç güdüsü tavan yapmış oğlanları. 


"Sana hiçbir şey olmayacağına söz ver."
Veremezdim. "Dans edelim," dedim usulca.

Kitabın son 30 sayfasından azıcık şikayet etmiştim hatırlarsanız, fazla zaman aralığı olduğu için Son söz kısmındaki başlığı görünce, ağzımdan istemsiz bir "Oha!" sözü yükseldi. Ama o son iki sayfa bitince, bir baktım gözlerim dolmuş, gülümsüyorum. Mükemmel bir sondu. "Ya işte budur." dedim sonra. Sevdim. Çok sevdim. 
*Ekleyeyim, kitap +16 azıcık*

Puan: (5 üzerinden)





No comments:

Post a Comment