Sunday, October 27, 2013

Karşınızda Dracula... ve Jonathan



Jonathan Rhys Meyers'a olan hayranlığımı bilmeyen kaldıysa ayıp. Evet, itiraf ediyorum; diziye sırf onun için başladım. Pişman da olmadım.

Çekimler, oyuncular, replikler dört dörtlük olmuş. Dizi biraz karanlık haliyle, adı zaten Dracula başka ne beklenir? Ama birinci sezonunda sadece on bölüm bulunduğundan bu da bir dert olmaktan çıkıyor. Fakat dizinin sadece on bölüm oluşu, ileride bizi çok üzecekmiş gibi. Şimdiden ikinci sezon izni verilsin de bir tesellimiz olsun bari.

Eh, tabii sadece ilk bölümden size bütün dizinin analizini çıkartamam. Ama bölüm, hiç ilk bölüm gibi değil; gayet de dolu dolu. Dövüş desen dövüş, kan desen kan, görsellik desen görsellik...  Bir de karizmatik oyuncular olunca baya iyi olmuş Dracula. Acaba diyorum gözlerim sadece Jonathan'ı gördüğünden mi böyle ama yok yani. Kıyafetler, dekorlar oldukça göz doldurucu.
 Bir de ileride azıcık daha dehşet görürsek süper bir şey olur bu dizi, inanıyorum.

Konusunu açıklamaya pek gerek duymadım ama kısaca şöyle başlıyor hikaye, 1881 yılında, kana susamış Dracula uyanıyor ve Londra'da, Amerikalı bir sanayici kimliği arkasında Ejder Tarikatı'ndan intikam almaya çalışıyor. Ben biraz daha tüyo alıp öyle başlayayım diyorsanız diziye yazıyı okuduktan sonra buradan fragmanını da izleyebilirsiniz.

Diziyi izlerken Jonathan'ın aşina olduğum İngiliz aksanı olmayınca bir tuhaf oldum. Ama adamın ses tonuna her şey yakışıyor cidden. Bir de onu böyle kötü kalpli tavırları içinde görmeye alışamadım hala. Bir gülsün de kalbim çarpsın diye bekliyorum.Delikanlı pozlarıyla yer etmiş beynimde, Kemikler Şehri'nde gördüğümde de afallamıştım. Ne var ki ağır abi tarzıda pek bir yakışıyormuş aşkıma. Yine de bıyıksız daha iyisin.
Yazıya bakıyorum da her taraf Jonathan. Biraz da diğer oyunculardan bahsedeyim (ne kadar mümkünse). Tanıdık yüzlerden Oliver Jackson-Cohen, Jessica De Gouw, Thomas Kretschmann var. Ben Miles ve Miklos Banyai ise yeni tanıştığım iki isim. Kadro güzel olmuş bana kalırsa. Jessica'yı Arrow'da da sevmiştim zaten. Şimdi tek dileğim dizi iptal edilmesin. 

Sonuç olarak Jonathan aşkımı okudunuz. Bir şarkı söylese de mutlu olsam. Nesi özel bu oğlanın, derseniz de buradan alayım sizi. Sonra da buraya uğratayım.




No comments:

Post a Comment