Sunday, August 17, 2014

İnceleme: Fahrenheit 451



Kitap: Fahrenheit 451
Yazar: Ray Bradbury
Yayıncı: İthaki Yayınları
Goodreads Puanı: 3.94 (757.529 oy)
Sayfa Sayısı: 238


Guy Montag işini seven bir itfaiyeciydi. On yıldır kitap yakıyordu. Gecenin bir yarısında yola çıkışlarını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamamıştı... Hiç sorgulamamıştı, insanların korkusuzca yaşadıkları bir geçmişi anlatan o 17 yaşındaki genç kızla karşılaşana dek...

Montag'ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir o andan sonra... İşini, eşini, yaşayışını yeni bir gözle değerlendirir. Önünü alamadığı duyguları onu, asla tahmin edemeyeceği şeyler yapmaya iter. Sansüre, totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri. Okuyun ve kendinizi yeni baştan kurun.





Distopya kategorisinin temel ögesi olarak görülen Fahrenheit 451, kitap dünyasına adım attığımdan beri okumak istediğim bir eserdi. Uzun zaman önce almış olmama ve bana göre oldukça kısa bir kitap olmasına rağmen, her defasında okumayı erteleyip duruyordum. Bir kitabın başyapıt diye geçmesi ve herkes tarafından saygı göstermesi biraz da olsa göz korkutucu olabiliyor. Ben de en nihayetinde, bir ay kadar önce tabularımı yıkıp okuma fırsatı buldum ve kitap çabucak bitiverdi. Keşke hemen bitmeseydi.

"Neden acaba," dedi Montag, "seni uzun yıllardan beri tanıyormuş gibiyim?""Çünkü senden hoşlanıyorum," dedi Clarisse, "ve senden hiçbir şey istemiyorum. Çünkü birbirimizi tanıyoruz."
Sevdim.. Sevdim.. Sevdim.. Kitap resmen dayanılması zor bir eser.
Fahrenheit 451'den kısaca bahsetmek gerekirse, Guy Montag isimli bir itfaiyecinin, yalanlarla örülü dünyada gerçekleri arama öyküsü. Romanda itfaiyecilerin evleri söndürmek yerine kitapları yaktığı, hükumetin halkın düşüncelerini ele geçirdiği, kimsenin bir şeyleri sorgulamadığı bir sistem anlatılıyor. Geleceğin Amerika'sında geçen roman akıllıca yazılmış her distopya gibi biraz rahatsız edici, düşüncelere vuran ve fazlasıyla önem taşıyan bir kitap. Televizyonun esiri olmuş toplumu yeren ve kitapların önemini dile getiren eser, okudukça ruhunuzun anarşist tarafını kabartıyor. Ne diyeyim.


“İhtiyacın olan kitaplar değil, bir zamanlar kitapların içinde olan bazı şeyler… Hayır, hayır, aradığın şeyler kesinlikle kitaplar değil… Onların içinde kesinlikle sihirli bir şey yok. Sihir sadece onların söylediklerinde.”

Ray Bradbury'nin yarattığı dünya, vermeye çalıştığı mesaj, kurgu ve tüm ögeler kusursuz denecek kadar iyi bana kalırsa. Her sayfada zihninizi açan, günümüz dünyasıyla karşılaştıracağınız cümleler var. Derin ve fazla etkileyici bir konu barındırmasına rağmen çabuk okunan ve abartı kelimeler bulundurmayan bir roman. Bu her ne kadar bazıları için kitabın "basitliği" olarak görülse de, belki de Fahrenheit 451'i göğe çıkaran, içten ve süsten uzak cümlelerle böyle bir etki yaratıyor olabilmesi. Bence bu, her yazarın başarabileceği bir şey değil. Hem de böylesine ince ve detaylı işlenmesi gereken, tehlikeli bir konuya sahip bir yapıt ortaya çıkartırken.

"Kitaplar bize ne tür eşekler olduğumuzu hatırlatmak içindir. Kitaplar, tören alayı büyük bir gürültü içinde caddede ilerlerken, Sezar'ın kulağına 'Unutma, Sezar, sen de ölümlüsün' diyen pretoryen muhafızlarıdır."

Sürükleyici, düşündüren, yüreğe çarpan bir kitap arıyorsanız Ray Bradbury sizin için en iyisini kaleme almış olabilir. Okurken sıkılmayacağınız, çevrenizdekilere okutmak isteyeceğiniz, benim de kalbime taht kuran bu distopyayı okumanızda ısrar ediyor, yazının sonunu getiriyorum.

Keyifli ve özgür günler!

Puan: (5 üzerinden)




No comments:

Post a Comment