Sunday, November 9, 2014

İnceleme: The Shock of the Fall


Kitap: The Shock of the Fall
Yazar: Nathan Filer
Yayıncı: The Borough Press/Harper Collin's
Goodreads Puanı: 3.85 (10.907 oy)
Sayfa Sayısı: 310


Winner Of The Costa Book Of The Year 2013

"I'll tell you what happened because it will be a good way to introduce my brother. His name's Simon. I think you're going to like him. I really do. But in a couple of pages he'll be dead. And he was never the same after that."

There are books you can't stop reading, which keep you up all night.
There are books which let us into the hidden parts of life and make them vividly real.
There are books which, because of the sheer skill with which every word is chosen, linger in your mind for days.
The Shock of the Fall is all of these books.

The Shock of the Fall is an extraordinary portrait of one man's descent into mental illness. It is a brave and groundbreaking novel from one of the most exciting new voices in fiction.



The Shock of the Fall, yazın arkadaşımın elinde görüp beğendiğim bir eserdi. Daha önce ismini duymamıştım; ama zaten çok eski bir eser değil, 2013 basımı ve aslında kategorisinde, oldukça popüler de diyebiliriz.

Kitap, Matthew adlı, on dokuz yaşındaki oğlan tarafından anlatılıyor. Kitabın başlarında kendisinin çocukluğuna gidiyoruz ve sonrasında karakter yavaş yavaş büyüyerek şimdiki konumuna geliyor. Bize, yaptıklarını anlatıyor, geçmişini, şimdiki ruh haliyle değerlendiriyor ve hatalarını gözden geçiriyor. Matthew'la birlikte, yaşamının ve hastalığının hikayesinde yol alıyoruz.

Matthew, küçük yaştayken ağabeyi Simon'ı kaybeder ve bu Matt'in problemlerinin başlangıcı olur. Simon, özel ihtiyaçları olan, bedensel olarak tamamıyla sağlıklı olmayan bir çocuk. Simon'un ölümünün bir parçası olan Matt, çocukluğundan itibaren suçluluk duygusuyla ve şizofreni ile yaşamaya başlar. O büyüdükçe, hastalığı da büyür, o öğrendikçe, hastalığı da öğrenir.

Psikiyatri, psikoloji konularına büyük bir ilgim olduğundan, kitaba daha çok bağlandım. Yazarın da kendisi ruh sağlığı hakkında bilgi sahibi, yani anlatılanlar semptomlar, kullanılan ilaçlar kurmaca değil. Bu da hikayeyi daha güzel kılıyor tabii.

Matthew'un ailesi, hisleri, hastanede geçirdikleri, hastalığının ona düşündürdükleri ve bir yerde, yaşaması değil de sadece var olması ilgi çekici, heyecan verici ve sürükleyici; ancak kitapta daha büyüleyici bir şey var: yazarın anlatımı.

Tamamı düz yazı şeklinde olmayan, farklı, alışılmadık üslup içeren kitaplar diğer kitaplardan on, on beş, yirmi adım önce bana kalırsa. Bir kitapta en sevdiğim detaydır, yazarın yaratıcılığını anlatım tekniğine aktarması. Ve Nathan Filer, yazım konusunda oldukça iyi iş çıkarmış. Romandaki ayrıntılar göz alıcıydı kesinlikle.

“Reading is a bit like hallucinating.” 

The Shock of the Fall, özenle yazılmış, trajik, akıcı ve duygu yüklü bir romandı. Yer yer buruk da olsa gülümsetti, yer yer gözlerimi doldurdu. Son sayfasını çevirdiğimde, üzerimde bir etki bırakmış olduğunu da anladım.

Şizofreni gibi konulara ilginiz varsa eğer, okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Kitap 27 dile çevrilmiş olmasına rağmen, Türkçe dilinde maalesef yok. Yayın hakları alınmış olabilir belki, bilemiyorum. Ki çevirisi olsa da ben bu kitabı orijinal dilinden okumanız taraftarı olacağım yine, çünkü yazarın kalemine en ufak bir zarar gelmemesi gerekiyor bence. İlgileniniz varsa, D&R'dan kitabı elde edebilirsiniz, öyle yurt dışından getirmekle de uğraşmanıza gerek yok. Ya da isterseniz e-book olarak da temin etmen mümkün.

Sizi, kitaptaki "Common Side Effects" yani "Sık Görülen Yan Etkiler" bölümünden etkilenilip hazırlanan, fan yapımı bir video ile baş başa bırakmak istiyorum. Videoyu buraya tıklayıp izleyebilirsiniz, ben yine seyredip hüzünleneceğim.

Yeni kitaplarda görüşmek üzere,
bol sanatlı, özgür günler!


No comments:

Post a Comment