Sunday, July 21, 2013

Söyleşi: Ruta Sepetys

  Ruta Sepetys ile kurduğum iletişimden daha önce bahsetmiştim, ancak söyleşiyi çevirecek vakti bulamamıştım bugüne kadar.





Merhaba Deniz,
Düşünceli soruların için çok teşekkür ederim. Cevaplarımı altta bulabilirsin
İçten teşekkürlerimle, Deniz!
Ruta


Ben: Merhaba Ruta, öncelikle sorularımı yanıtlamayı kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Kitabın konusuyla başlamak isterim; Gri Gölgeler Arasında’nın gerçekten derin bir konusu var, seni kitabı yazmaya teşvik eden neydi?

Ruta Sepetys: Birkaç yıl önce aile üyelerimin Sibirya’ya sürgün edildiğini öğrenim. Stalin’in sürgünleri nadiren tartışılır böylece ben de hikayenin bu parçasına ses vermek istedim.

B:Kitabın konusu nedeniyle ağır bir yetişkin kitabı olmaya elverişli. Gençler için yazmanın ya da genç birinin ağzından yazmanın özel bir nedeni var mı?

RS: Genç okurlar derin düşünürler ve  duygusal ögeleri adamakıllı bir şekilde kavrarlar. Biz tarihin trajik bölümlerini okurken onlardan daha iyi bir gelecek için umut yaratmayı öğrenebiliriz. Gelecek genç bireylerin elinde ve ben onlara kitap yazmaktan onur duyuyorum.

B:Kitabı yazarken birkaç kez Litvanya'ya seyahat ettiğini öğrendim, araştırmalar zorlu muydu?

RS: Bu çok zordu. Tarihin bu bölümü 50 yıldır bir sır olarak kaldı. İnsanların bu anıları hatırlaması ve benimle paylaşması onlar için duygusal bir şekilde travmatik idi. Bazı kişiler dehşete düştü ve bazıları ağladı. Onlar ağladığında, ben ağladım. Bu aşırı derecede duygusaldı ve beni kalıcı olarak değiştirdi.

B:Biraz da karakterlerden bahsedelim, birçok yazar baş karakterlere kendinden bir parça ekler, senin Lina'yla aranda benzerlikler var mı?

RS: Hayır, Lina bir süper kahraman. Lina benim olabileceğimden çok daha cesur. Ve ben hiç mi hiç resim çizemem. Keşke Lina gibi olasaydım!

B:Andrius'un muhteşem bir karakter olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Tanıdığın birinden mi esinlendin yoksa hayal gücünün bir parçası mıydı?

RS: Andrius benim tanıdığım birinden esinlenildi yani o benim için çok “gerçek” bir karakter. O benim hayal gücümden değil. Yani kızlar- Andrius orada bir yerlerde! J

B:Benim en sevdiğim karakterler Andrius ve Kretzsky idi. Ve biraz da Bay Stalas. Senin kendine yakın bulduğun, yazarken çok sevdiğin karakter hangisiydi?

RS: Favori karakterlerimden biri Kretzsky. Kretzsky aracılığıyla vahşet ortasında insanlığın silüetini görüyoruz. Acımasız bir ortamda nezaket göstermek gerçek bir cesaret. Ve bir şekilde, Kretzsky’nin kendisi bir mahkumdu.

B:Kitabı okurken yer yer çok hüzünlendim, aynı zamanda içimdeki umut kırıntısı hiç eksilmedi. Sen de bu tarz kitaplar mı okumayı seversin?

RS: Evet! Umut ve kalbin ip uçlarını taşıyan hüzünlü ve karanlık kitapları seviyorum. Sevgiyi ve kaybı (ölümü)yaşamak dünyadaki yolculuğumuzu derinleştirir ve neyin önemli olduğunu görmemizi sağlar.

B:Gri Gölgeler Arasında ilk kitabındı, tepkiler nasıldı? Ne tür deneyimler yaşadın?

RS: Kitaba gelen olumlu tepkiler yüzünden çok mahcup olmuştum. Kısaca fantastikti. Kitap şu an 43 ülkede yayımlandı ve 26 dile çevrildi. Düzinelerce ülke gezdim, okuyucularla tanıştım ve kitabı tartıştım. Bu gerçekleşen bir rüyaydı ve ben yazımı destekleyen okuyuculara çok minnettarım!

B:Seni ileride bu tür tarihi ve muhteşem bir kitapla mı göreceğiz yoksa aklında değişik projeler mi var?

RS: Evet, tarihi kurguları seviyorum ve şu anda peşinde koşmak istediğim bir tür. Tarih sırları tutar ve gizlenmiş detayları su yüzüne çıkarmak çok heyecanlı!

B:Yazar olmak senin için zorlu bir iş mi? Yazar olmak isteyenler için verebileceğin bir kaç tavsiyen var mı?

RS: Yazmak kesinlikle zorlu bir iş ama aynı zamanda inanılmaz bir şekilde ödüllendirici. Bir hikayedeki yaratıcı süreçle bütünleşmekten daha çok sevdiğim bir şey yok. Bunu okuyup yazar olmak isteyenlere tavsiyem:

a.)  Bir hikayenin anlatım metotlarını ve tanıdığınız seslerin yazım biçimini belirlemek için çok kitap okuyun.

b.)  Bir yazı grubuna katılın ve diğerlerinin sizin çalışmalarınızı okumasına izin verin. Aynı yazı grubunun neredeyse on senedir parçasıyım ve grup üyelerim sayfalarımı okuyan ilk kişilerdir Bir desteğe sahip olmak yazı yazarken çok yardımcı bir unsur.

Ben:Bir kitabı yazman ortalama ne kadar sürüyor? Belli bir yazı takvimin var mı?

RS: Araştırma yapmak iki yılımı, kitabı yazmak da bir yılımı alıyor. Sabah erken saatte ve gün boyu yazmayı tercih ediyorum, akşam da gözden geçiriyorum. Yazmayı en sevdiğim yer  ailemin ülkedeki kulübesinin bahçesi. Resimlerini burada görebilirsiniz:
http://schoollibraryjournal.tumblr.com

B:Biz Türk okurlar olarak seni çok sevdik! Hiç Türkiye'ye geldin mi ya da gelmeyi düşünüyor musun? Kitabımı imzalamanı çok çok isterdim.

RS: Neredeyse  50 tane ülkeyi ziyaret ettim ama hiç Türkiye’de bulunmadım. Orayı ziyaret etmek benim kesinlikle bir hayalim. Bir sonraki yıl için Avrupa’ya birkaç gezi düzenleyeceğim ve gerçekten umuyorum ki Türkiye’ye de gelebileceğim. Bütün okurlarıma yüz yüze teşekkür etmek ve kitaplarını imzalamak isterim!

B:Son olarak, buradaki okurların için söylemek istediğin bir şey var mı?

RS: Türk okurlarıma - Stalin’in terörüne maruz kalmış milyonlarca insan ve ailem adına, tarihin bu parçasını karanlıktan çıkarmama yardım ettikleri için teşekkür ederim. Karakterler ve hikayeler sayesinde, tarihsel istatistikler(klasikleşmiş olgular çn.) ete kemiğe büründü ve aniden biz hiç tanışmadığımız kişileri önemsemeye başladık. İşte bu kitapların gücü! Okuduğunuz için teşekkür ederim ve umuyorum ki ÇOK yakında Türkiye’de buluşacağız!!


Ayrıca Ruta, sonraki konuşmalarımızda Gezi Parkı olaylarını kocasıyla beraber televizyondan takip ettiğini, olayların korkunç olduğunu belirtti.

No comments:

Post a Comment