Friday, July 19, 2013

İnceleme: Son Fedakarlık/Last Sacrifice



Kitap: Son Fedakarlık (Vampir Akademisi #6)
Yazar: Richelle Mead
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 559
Goodreads Puanı: 4.50 (89. 466 oy)

CİNAYET. AŞK. KISKANÇLIK. VE SON BİR SEÇİM. ÖLÜM MÜ, AŞK MI?
Rose Hathaway oyunu her zaman kendi kurallarıyla oynamıştı. En yakın arkadaşı ve yaşayan son Dragomir Prensesi Lissa’yla St. Vladimir Akademisi’nden kaçarak kuralları çiğnemişti. Büyüleyici öğretmeni Dimitri’ye aşık olarak kuralları çiğnemişti. Moroi dünyasının lideri, Kraliçe Tatiana’ya karşı gelme cesaretini göstererek, gelecek dampir nesillerini korumak adına hayatını ve saygınlığını riske atmaktan çekinmemişti. Ancak bu kez kanun, pençesini Rose’a geçirdi. Hem de işlemediği bir suç için. Üstelik cezasının infazını önleyebilecek bir tek kişi var ve Rose onu bulmak için hem Dimitri’nin hem de Adrian’ın yardımına muhtaç. Ama zamanı azalıyor. Ölüler dünyası onu tüm gücüyle geri isterken Rose’un şansı gitgide zayıflıyor. Esas önemli soru şu; tüm hayatınızı başkalarını kurtarmaya adamışsanız sizin hayatınızı kim kurtarabilir? Rose, Dimitri, Adrian ve Lissa’yı yalnız bırakmayın.




Acısıyla tatlısıyla, bir serinin daha sonunu getirdim. Kendimi Kanbağı ile avutuyorum.
Kızımız Rose, bu sefer daha karmaşık işler içindeydi. Tabii o kurtulmanın bir yolunu eninde sonunda buluyor.

"Adrian gözucuyla beni süzdü. 'Eh, zaten delice şeyler yapmam beklenmiyor mu?' Gözlerinden beni ne kadar sevdiği anlaşılıyordu. 'Senin için yapmayacağım şey yok. Ne kadar aptalca olursa o kadar iyi.'"

    Beş yüz elli dokuz sayfalık kitap, elimde kayıp gitti. Canımı sıkan yerler Lissa'nın olduğu bölümlerden ibaretti. (Gifteki de, kitabı okurken Lissa ismini gördüğümde verdiğim tepki oluyor. Danila Kozlovsky gifi bu kitaba en uygun düşen gif herhalde.)Bir de yeni Dragomir'i sevmedim, biraz es geçilmiş gibiydi. Ondan çok güzel yeni bir macera çıkabilirdi bana kalırsa.
   Kitap Rose'un parmaklıklar ardında olduğu zamandan başlıyor. Tabii kaçış planları başlıyor hemen. Hapishaneden kaçılmasıyla beraber olaylar başlıyor. Ancak ne diyeyim, kitabın arkasında yazana benzer olaylar çok olmadı. Heyecanlandığım yerler tek tüktü. Son kitap, fazla özenli, süper bir şey olur diye bekliyordum ama bir son kitap özelliği yoktu.

"'Hey, hayatta olmanın tadını çıkarmalıyız, bana söylediklerini ne çabuk unuttun? Gidemeyeceğin yerleri düşünme.'
İsteksizce kitabı kapattı. 'Ne zaman bu kadar bilge biri oldun?' diye dalga geçti.
'İti bir öğretmenim vardı.'"
   Kitabın en sevdiğim kısmı kesinlikle sonlara doğru Rose ve Adrian'ın konuşmasıydı. Rose'un ilişkileri konusunda şaşırdığım hiçbir nokta yoktu çünkü Kanbağı'nda neler olacağını az çok biliyorum. Bu kitapta Rose'a sinirlenmekten çok, ondan tiksindim. Adrian ise yakın hissettiğim tek kişiydi. Yeni seride baş karakterin Sydney olması süper bir şey çünkü ben bir Hathaway ukalalığı daha kaldıramayacağım.

  Seri komple olarak güzel miydi? Güzelin üstündeydi. Her ne kadar Rose'un saçmalıkları beni itse de bazı karakterler, konu, anlatım her şeyiyle mükemmeldi.

"'İçtiğim zaman... Endişelerim kayboluyor. Delirmek konusunda endişelenmiyorum. Sonra bazen çoktan delirmişim gibi geliyor. Belki öyledir ve sürekli sarhoş olduğum için fark anlaşılmıyordur.'
'Sen deli değilsin,' diyerek onu kendime çektim. Sıcaklığını hissettim. 'Güçlüsün. Her şey yoluna girecek.'
Yanağını alnıma yasladı. 'Bilmiyorum,' dedi. 'Sanırım gücümü senden alıyorum.'"
  Son Fedakarlık'ığın ise bitişe doğru olan kısımları güzel olsa da kitabın sonunu beğenmedim. Eğer Kanbağı serisinin olmayacağını bilsem, Amerika'ya bilet almış, Richelle'ı ortadan ikiye ayırmaya gidiyordum. Bir seri öyle bitirilmez. Bitirilmemeli. Adrian öyle ortada bırakılmaz. Her ne kadar Dimitri en sevdiğim karakterlerden biri olsa da bu kitapta, serinin ilk kitaplarında olduğu kadar ısınmadım kendisine. Yine de "Lissa" diye tutturmadığı için mutluyum.

"Çünkü bazen insan detaylara kapılıp resmin bütününü unutuyor. Mesele elbise veya saçın değil. Sensin. Çok güzelsin. O kadar güzelsin ki canım acıyor."

  Sonuç olarak, Kanbağı'nı almak için ölüyorum. Beklediğim bir son değildi, evet, ama bir VA romanı olarak güzeldi Son Fedakarlık. Sevildi. Uzun bir süre de unutulmayacak.

Puan: (5 üzerinden)



3 comments:

  1. Cidden güzel bir seriydi. Benim de heyecanlandığım yerler çok azdı. Ama kaliteli bir anlatımı var. Daha 3. Kitapta Rose beni sinir etmeye başladı. Adrian ilk başlar gıcık olduğum sonradan ısındığım bi karakterdi. Dimitri tam tersine ilk başlarda favorim olan sonradan iyice sogudugum bi karakterdi. Özellikle strigoi oldugu zaman koptum ondan :( ama herseye rağmen baglandigim bir seriydi. Seçilmiş serisini de okumanı tavsiye ederim. ;)

    ReplyDelete
  2. Dimitri tekrar dampire dönüşüyor mu

    ReplyDelete
  3. Dimitri tekrar dampire dönüşüyor mu

    ReplyDelete