Friday, December 11, 2015

Kitap İncelemesi: I'll Give You the Sun




Kitap: I'll Give You the Sun
Yazar: Jandy Nelson
Yayıncı: Dial Books/Walker Books
Sayfa Sayısı: 429
Goodreads Puanı: 4.15


A brilliant, luminous story of first love, family, loss, and betrayal for fans of John Green, David Levithan, and Rainbow Rowell 

Jude and her twin brother, Noah, are incredibly close. At thirteen, isolated Noah draws constantly and is falling in love with the charismatic boy next door, while daredevil Jude cliff-dives and wears red-red lipstick and does the talking for both of them. But three years later, Jude and Noah are barely speaking. Something has happened to wreck the twins in different and dramatic ways . . . until Jude meets a cocky, broken, beautiful boy, as well as someone else—an even more unpredictable new force in her life. The early years are Noah's story to tell. The later years are Jude's. What the twins don't realize is that they each have only half the story, and if they could just find their way back to one another, they’d have a chance to remake their world.

This radiant novel from the acclaimed, award-winning author of The Sky Is Everywhere will leave you breathless and teary and laughing—often all at once.
 




“Maybe some people are just meant to be in the same story.” 

Şu hayattaki küçük emellerim arasından biri de bu kitabı okuyup "ben de okudum ben de" diye buradan insanlara seslenmekti. Okuyuşumun üzerinden uzunca bir zaman geçmiş olmasına rağmen ilk günkü heyecanla karşınızdayım sayın okuyucular.

Öncelikle... kitap anlatıldığı kadar var mıymış?
EVET. So freaking fucking yes evet, varmış. Kitabın başlarında -ve Noah karakteriyle ilgili hemen her bölümde- bildiğiniz çırpınarak, şizofrenik kahkahalar atarak "Tanrım ne kadar da mutluyum ama hüzünlüyüm de ne kadar tatlı bir hikaye bu," diyerek okudum. Şimdi bile ellerim beynimin komutlarından ayrı hareket etme eğiliminde.

Kitap her ne kadar parlak, ışıl ışıl bir hava sunsa da ben kalbimde bir yarayla, içime akan yaşlarla okudum diyebilirim. Yazar, içinize umut kırıntıları saçmasa bayılıp gidersiniz zaten okurken. Uyandırdığı duygular yönünden en beğendiğim çağdaş romanlardan biri oldu zaten kendisi.

Konusundan bahsedeyim biraz, I'll Give You the Sun'da ikiz olan Noah ve Jude karakterini görüyoruz. Bu iki kardeş birbirlerine oldukça yakınlar: Noah, sanatçı, içine kapanık, gücünü insanlara karşı gösteremeyen oldukça zeki bir oğlan; Jude ise herkesin gözdesi, anneannesinin meleği, ergenliğin kızgın ateşine atılmayı bekleyen bir genç kız. Birbirlerini bir bütün olarak tamamlayan ve hiç ayrılmayan ikizler, birkaç yılın ardından birbirlerinin yüzüne zor bakar hale geliyorlar. Eski yılları Noah'dan, sonraki yılları ise Jude'dan dinliyoruz. Sırlar yavaşça açığa çıkıyor, trajik hikayeler patlar veriyor; meraklanıyoruz, heyecanlanıyoruz, her duyguyu hissediyoruz.

“what is bad for the heart is good for art. The terrible irony of our lives as artists.” 
Kitabın Noah ve Jude olmak üzere iki kişiliği var. Bölümlere göre sayfa tasarımları, yazarın kullandığı teknik ve üslup değişiyor. Kitap iki yönüyle de olağanüstü güzellikteydi. Noah'ın ressamlığının sayfalara sıçrayışı, satırlardaki gerçekçilik ve yazarın büyüleyici kalemi... bakıp bakıp hayran olasınız geliyor gerçekten.

Açıkçası ben, anlatılan olaylar, kahraman, üslup, kısacası her şey açısından Noah'nın bölümlerini çok çok daha beğendim -hatta aşık oldum-. Ancak Jude da hikayenin yarısı olduğundan ve onun da anlatacağı önemli şeyler olduğundan kendisine kötü bir şey söyleyemeyeceğim. Yine de Noah benim fazlasıyla ilgimi çekti. Düşünceleri, kurduğu hayaller, yeteneği, yaşadıkları o kadar ilgi çekiciydi ki başka bir şey düşünemedim. Bir süre sonra tekrar tekrar onun bölümlerini okuyacakmışım gibi geliyor.

Benim için romanın iki noksanı vardı:
Birincisi, Jude'a ve hikayesine hiç mi hiç ısınamadım
İkincisi, (ki bu maddeyi dünya üzerinde bir tek ben düşünüyor olabilirim) kitabın sonlara doğru pozitifleşmesi. Aslında, bu kötü bir şey değil, sanırım, ama ben karamsar kitapları bu aralar daha çok tercih ediyorum. Yine de benim deliliğime verebilirsiniz...

Sonuç olarak altını çizdiren, daha fazlasını istemenizi sağlayan çok hoş bir kitaptı I'll Give You the Sun.
Kitabı şu kesime öneririm, bu türü sevenler okusun demeyeceğim. Konusunu okuyup beğenen herkese öneririm. Ayrıca, Türkçeye ne zaman çevrilecek, kimden çıkacak hiçbir fikrim yok. Ben, İngilizce'sini okuduğum için çok ama çok şanslı hissediyorum kendimi. Bu tür genç-yetişkin kitapları bazı yayıncılar ve özensiz çevirmenler yakıyor diye düşünüyorum. Yine de, fırsatınız olmazsa dilimize kazandırıldığında mutlaka bir göz atmakta fayda var.






Instagram
Facebook

3 comments:

  1. ayyy merak ettim bu kitabı ama :)) en son mert ofluoğlu ters düzü okudum çok sürükleyici merak uyandırıcı bir kitaptı devamını bekliyorum.. yenisi çıkana kadar ne okusam diye bakıyorum :))

    ReplyDelete
  2. Fotoğrafçılık kursu seçmek sanıldığı kadar kolay değildir.Fotoğrafçılık kursu seçerken nelere dikkat etmek gerekiyor ve fotoğrafçılık kursu seçimi nasıl yapılmalı? Aradığınız soruların cevabı bu sayfada.
    Daha fazla bilgi için sitemzi ziyaret edebilirsiniz.
    http://www.fotografcilikkurslari.com.tr/
    #fotograf #fotografcılık #fotografcılıkkursları

    ReplyDelete