Thursday, February 5, 2015

İnceleme: Kuyucaklı Yusuf


Kitap: Kuyucaklı Yusuf
Yazar: Sabahattin Ali
Yayıncı: Yapı Kredi Yayınları
Goodreads Puanı: 4.07 (2.766 oy)
Sayfa Sayısı: 221


"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu."

Kuyucaklı Yusuf, Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yasadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Sabahattin Ali büyük romanı Kuyucaklı Yusuf'ta lirik ve romantik bir kahramanın yanı sıra, zalim ve ağulu bir taşra portresini bütün aktörleriyle gözümüzde canlandırır.





Bu aralar, Türk Edebiyatı ile yakınlaşmayı planlıyordum ve Sabahattin Ali, okumayı en çok istediğim yazarlardan biriydi. Herkes sürekli tavsiye üstüne tavsiyeyle geliyordu; ancak ben bir türlü bir kitabını alamamıştım. Aslında, Kuyucaklı Yusuf, okumayı düşündüğüm bir roman değildi; fakat niyeyse, yazarın diğer eserlerini okumadan önce Kuyucaklı Yusuf'u okuyayım dedim. Ve ne bekleyeceğimi bilemeden başladım kitaba...

Kitabın konusu şöyle, 
Yusuf, henüz daha çocukken annesi ve babası gözlerinin önünde öldürülür. Kaymakam Selahattin Bey, doktor ve jandarma ile birlikte olay yerine gider ve yetim kalmış Yusuf'u görünce onu evine almak ister; ardından Yusuf, Kaymakam ve ailesi ile birlikte yaşamaya başlar. Evdeki problemler, yeni bir kasaba ve kendisinin mahalledeki oğlanlardan farklı bir kimliğe sahip olması Yusuf'u daha da içine kapanık biri yaparken, onun yüreğini ısıtabilen tek bir şey vardır: Kaymakam'ın kızı Muazzez.

“Hayat birbirinde ayırdıklarını,kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile,uzun zaman yan yana bırakmıyor.Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değil ve sadece hatıralar iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değil.” 

Kuyucaklı Yusuf, beklentimin çok çok üzerinde çıkan, akıp giden, mükemmel bir dille yazılmış, gerçekçi ve duygu yüklü bir kitaptı. Kurulmuş olan cümleler ve karakterlerin yapısı, gelişimi mükemmeldi. Kurgu da öyle. Yazarın betimlemeleri, tarzının süsten uzak ama aynı zamanda oldukça da vurucu olması beni kitaba en çok çeken şeydi. Ve bir sayfasında bile sıkılmadım.

Kitabın karakterleri bir yerlerde yaşıyor deseler, hiç şaşırmam. Kendimi onlara çok yakın hissettim ve kişilerin başlarından geçenler, Sabahattin Ali'nin eşsiz anlatımıyla bambaşka bir vücut buldu. 

Açıkçası, eser hakkında konuşacak çok da bir şeyim yok. Fazlasıyla beğendim ve beni etkiledi. Okurken güldüm, heyecanlandım, yer yer de hüzünlendim. Sabahattin Ali'nin diğer kitaplarını da yakın zamanda okumayı planlıyorum -ki herkes diğer eserlerinin Kuyucaklı Yusuf'tan daha güzel olduğunu söylüyor. Yani onların nasıl olduğunu tahmin bile edemiyorum...

Yeni kitaplarda görüşmek üzere, mutlu günler!

No comments:

Post a Comment