Thursday, August 29, 2013

"Geliyorlar!"

-Özür dilerim, hanımefendi. Kim geliyor?
+On-onlar... *anlaşılmayan konuşma* uzaylılar!

Film Durağı köşem bir süredir boş duruyordu, ben de farklı bir başlık altında iki filmi yorumlayayım dedim. Değişik bir konu itiyorum bu sefer size. Uzaylılar. İnanıyor musunuz? İnanmıyor musunuz?

Bildiğiniz üzere, Dünya, bütün evreni göz önünde bulundurunca bir toz zerresinden bile daha küçük bir yapı oluşturuyor. Daha keşfedilmemiş yerleri de sayarsak, canlı bir bedene sahip olan tek varlıkların sadece Dünya üzerinde bulunması gayet saçma. Peki dünya üzerinde yaşamayan, bizim değimimizle "uzaylılar" gerçekten de bizi ziyaret ediyorlar mı? Hayır, hayır  tabii ki böyle bir konuşmaya girmeyeceğim. Edebiyat, sinema ağırlıklı blogumda tabii ki size filmlerini izlettireceğim.


The Fourth Kind
Mia Jovovich'in konuşmasıyla başlayan film, size iki seçenek sunuyor: İnanmak ya da inanmamak.

Ne diyeyim, son zamanlarda beni en çok etkileyen filmlerden biriydi The Fourth Kind. Biraz belgesel tadında, söylenenlere göre gerçek görüntülerle birlikte hazırlanan bir film.

Filmde bir yandan eski (ve söylenene göre gerçek) kayıtları izlerken bir yandan da Hollywood uyarlamasını izliyoruz. Ya etkileniyoruz ya da etkilenmiyoruz.
Dediğim gibi, ben filmi izlerken çok etkilendim. Aklıma sorular düşene kadar da etkilenmeye devam ettim. Gayet gerçekçi bir görsellikle sunulan filmde, senelerdir aklımı kurcalayan soruların yanıtını buldum aslında. Ardından da inandım. Hala da inanıyorum ancak bu film inanılması gereken bir film mi?  Filmde bahsi geçen Dr. Abigail Tyler gerçek mi?

Uzaylı konularına aşırı düşkün ben, tabii ki oturup araştırma yaptım. Filmin insanları uzaylılara inandırmaya iten yanı, filmin bu yönde hazırlanmış bir proje olduğunu da düşündürttü. Örneğin filmde emeği geçenlerin bu amaca hizmet veren tarikat üyelerinin olması aklıma gelen düşüncelerden biriydi. Yanılmıyorsam, iki co-producer Scientology tarikatının üyesiymiş -ki bu beni şaşırtmadı.

En çok merak edilen şey tabii ki Abigail Tyler'ın gerçek olup olmadığıydı. Bir süre öncesine kadar, internet, Tyler'ın gerçek olduğuna dair kanıtlarla doluydu. Ancak ardından Filmde "gerçek" olarak gösterilen görüntülerdeki Abigail Tyler'ın, o değil de Charlotte Milchard adlı oyuncu olduğu öğrenildi. İnternette, Tyler hakkındaki siteler kapandı, IMDB'de bile Milchard oyuncu kadrosuna eklendi; ancak oyuncunun sayfasına girmedikçe göremiyorsunuz.

Peki bizi şüphelendiren ve araştırma yapmaya iten neydi? 
Birincisi, filmdeki gerçek kayıtlarda göze o kadarda inandırıcı gelmeyen bir sahne vardı. Filmi izlerken bana "yok canım" dedirten bir sahne idi. 
Ancak önemli olan, ikincisiydi. Madem böyle kanıtlar var, neden normal bir belgeseli yapılmadı? Bu gerçekten de en önemli soruydu. 

Tabii bunları yazmamın sebebini de söyleyeyim hemen. Film, size anlatılan hikayenin doğru olduğuna o kadar inandırmak istiyor ki inanıyorsunuz. İnanın, ancak bu filme değil. Benim gibi, olaylara inanmış birçok kişiyle karşılaştığımdan dolayı önünüze delilleri sererek gerçeği göstereyim dedim. Ancak, ben bu filmi sevdim. Belki bir yalanla milyon dolarlar kazandı, ama eğer uzaylı filmlerinden hoşlananlar varsa bir film gözüyle bakarak izlemesini kesinlikle öneririm. Ben sevmiştim. 





Dark Skies
Başlamadan önce, hakkında pek bir bilgim olmadığı film idi. Bir uzaylı vakasını konu aldığını filmi izlerken öğrendim. Neyse ki bu sefer bizi onlara inandırmaya çalışan bir yapım değil!
Amerikan yapımı korku filmlerini genellikle beğeniyorum.  

Gerçekçi görüntüler taşıdıkları ve korkuttukları sürece şans veriyorum kendilerine.

Filmde bizi bekleyen şey daha önce pek resmedilmediği için o kadar da gerçeklik beklemek belki ayıp olacaktı, ancak bu kadar fazla bütçe taşıyan
 bir filmden bir tık daha iyi uzaylı görüntüleri bekleyebilirdiniz yani, ama o kadar da hayal kırıklığı değildi bana göre. 
 Filmi izlerken korktum mu? Evet. Beni uyumadan önce etkileyen ögeler genelde yaratık ya da uzaylılar değil, halk değimiyle, 
in-cin-peri oluyor genelde, fakat filmi izlerken "Hülooğ" diyerek yerimden zıpladığım bir-iki sahne yok değildi. Filmde ses 
efektleri ön plandaydı ve izleyicileri en çok korkutan şey genelde ses ile bağlantılı olduğundan gerici bir ortam oluşuyor izlerken. Ödüllere layık,
 mükemmel bir film değildi tabii, tipik bir 
Amerikan korku filmiydi. Ve tipik Amerikan korku filmleri boş zamanlarda gayet de izlenecek, hoş vakit geçirtecek yapıtlar oluyor.  

Film hala bazı sinemalarda da oynuyor ayrıca. Şans vermek isteyenler varsa bakabilir. Filmde aşina olduğumuz oyuncular olduğunu da belirteyim.



Insidious filmini izlemiş olan varsa film biraz benzer gelebilir. Zaten aynı yapımcıdan çıkma.

Daha da uzatmadan iyi seyirler dileyeyim, siz yine UFO'lardan uzak durun.

No comments:

Post a Comment