Wednesday, July 24, 2013

Bir Alışveriş Yazısı: Yeni Kitaplar&Kesin bir Güncelleme

Uzun bir alışveriş listesiyle kitapçıya gittim bugün. Listemde kesin olan bir isim vardı: Neil Gaiman. Son iki alışverişimi yaptığım Ayışığı Kitabevi'nde Gaiman kitaplarının olmadığını biliyordum, ben de bitişiğindeki, daha önce de birçok kez alışveriş yapmış olduğum Divit Kitabevi'ne gittim. Hazır girmişken bütün alışverişimi oradan yapayım dedim, listemin biraz dışına çıkarak dört tane kitap almış bulundum şöyle:


Tabii benim hiçbir alışverişim olay çıkmadan bitmez ya, ablamın istediği bir kitap Divit'de bulunmadığı için Ayışığı'na girdim. Kasadaki, çevremdekilerin hiç haz etmediği adam, elimdeki sayısız torbanın arasından Divit torbasını seçince bir değişti. (Hatırlarsanız, şu yazımda da yakınmıştım Ayışığı'ndan) Kendisinden pek haz etmediğimden durumu önemsemedim ve kitabın ismini söyledim. Bir önceki alışverişimde elimde Ayışığı torbasıyla Divit'e girmiş, daha önceleri Divit torbasıyla başka kitapçılara girmiştim, çalışanların yüzünden gülümsemenin düştüğüne hiç şahit olmamıştım. Zaten eğer Barlar Sokağını gören varsa bilir, bütün kitapçılar yan yanadır, çoğu da birbiriyle beraber çalışır. 

Neyse. Adam kasaya geçince doğrudan "Üyelerimiz ilk bizi tercih eder, eğer kitabı bulamazsa başkalarına gider. Hiç kimse önce başkasına uğramaz, başkasına bakmaz, yapmayacaksınız bunu. Bizim üyemiz değiller o zaman" diye başladı. Hadi yakın da, diklenme. Direk böbürlenmeye başlayıp bana kafa tutunca şalterler de attı tabii. Yaşanan ufak bir tartışmadan sonra adam, "Başkasına gidenlere indirim yapmıyoruz zaten, gelmeniz de gerekmiyo" tarzında bir şeyler homurdandı. Annem de direk, indirime ihtiyacımız yok alın çekin şurdan diye attı kredi kartını önüne. Adam da üyelik kartına bakıp "zaten daha önce de 13 liralık alışveriş yapmışsınız" diye küçümsedi. Ki oradan iki alışveriş yaptım, 100 lirayı geçmiştir ödediğim miktar. Sonra yine tartışma yaşandı. Adam sorduğumuz kitabın baskısının tükendiğini, artık basılmadığını, sadece onlarda bulunduğunu belirtti bir de. Kitabı almadan çıktık. Bir daha gelmiyoruz deyince de 'sizce ihtiyacımız yok' tavırlarına girdi. Adam resmen yanındaki esnafın ayağını kaydırmaya çalışıyor, bir de müşteri kovuyor böbürleniyor. Sen benim yaptığım alışverişe nasıl laf edebilirsin ki? Zaten şehirde kitapçıya giden işi sayısı kısıtlı, bir de bizi beğenmiyor. Bu da yetmezmiş gibi, ablamın aradığı kitap için Gökay Kitabevi'ne girdiğimde tanımadığım bir numara aradı. Açtım, "Deniz Hanım, sizde iki tane üyelik kartı bulunuyomuş canım onu bize getir bize aitler.... lak lak lak" söyledi bir şeyler. Yüzüne kapattım, kartları da yanındaki çöpe attım. Asıl aklımdan geçen  kartları yüzüne fırlatmak ya da önüne geçip yırtmaktı ama bu sıcaklarda bir kavga çekemeyecektim. Gökay Kitabevi'de aynı kitabın 2013 basımın henüz yapıldığını, bir iki gün içinde dağıtıma çıkağını ve önümüzdeki günlerde istersek oradan alabileceğimizi söyledi. Aynı yazarın başka bir kitabıyla ayrıldım oradan, yüzümde bir gülümsemeyle.

Yani sonuç olarak, kendim için dört tane güzel kitap aldım. Hem de liste fiyatı 93 TL olan dört kitabı 70 TL ye aldım. Hem de Divit'ten aldım. Çanakkale'deyseniz, Gökay'dan, Divit'ten, Troya'dan alışveriş yapın ama Ayışığına gitmeyin. Son sözümde budur. Sinirlendirdiler beni.

2 comments:

  1. Bu ne ya kendi paranla rezil mi olacaksın bu devirde de , alma kuzum poşetleri sallaya sallaya geç dükkanın önünden :)

    ReplyDelete