Sunday, September 28, 2014

İzlemeyeni Dövüyorlar: Shingeki No Kiyojin


Nedir bu Shingeki no Kiyojin çılgınlığı?


Anime dünyasında herkes tarafından bilinen, insanları daha fazla anime izlemeye iten, bütün otakuların ilk göz ağrısı niteliğini taşıyan olmazsa olmaz seriler vardır. Death Note, Fullmetal Alchemist, Bleach, Sword at Online, One Piece ve Naruto gibi animelerden bahsediyorum tabii ki.

Hatırlıyorum, Death Note'u izleyip ardından mangalarını okuduktan sonra ben de anında anime dünyasına çekilmiştim ve ardından Darker Than Black, Vampire Knight, o, bu, şu derken kendimi büyük bir anime fanı olarak buldum.

Günümüzde ise, insanları anime izlemeye iten başka bir yapıt var.

Kimden bahsediyorum? Tabii ki Shingeki no Kiyojin.

Türk Anime'de serinin konusu şöyle geçiyor:

Yüzyıllar evvel insanoğlu devler tarafından yok olmanın eşiğine getirilmiştir. Devler tıpkı anlatılagelmiş hikayelerdeki gibi, uzun, zekadan yoksun görünen, insanları yiyen ve de en kötüsü bunu beslenmek için değil zevk için yapan varlıklardır. Az sayıdaki insan, en uzun devlerden bile yüksek duvarlar inşa ederek çevreledikleri bir şehrin koruması altında hayatta kalmıştır. Şu anki zaman diliminde ise 100 yılı aşkın bir süredir tek bir dev dahi şehre ayak basmamıştır. Henüz erginliğe erişmemiş bir çocuk olan Eren ile sütkardeşi Mikasa, bir anda ortaya çıkan inanılmaz büyük bir devin saldırısı sonucu şehrin surlarının yıkılmasına tanık olurlar. Nispeten daha küçük olan devler surlarda açılan gedikten şehre akın ederler ve bu iki çocuk dehşet içerisinde annelerinin bir dev tarafından canlı canlı yenilişini izlerler. Eren bütün devleri öldürüp insanlığın intikamını alacağına yemin eder.

Daha önce, animeyi ilk izlemeye başladığımda kısa ve bana kalırsa yetersiz bir yazı yazmıştım ve artık bir güncellemenin gerektiğini düşünüyorum çünkü Shingeki no Kiyojin bu günlerde çok az animenin erişebileceği bir popülerlikte ve ben de bu yapımın kocaman bir hayranı oldum.

İlk bölümlerinde, animeyi beğeniyorsunuz, güzel diyorsunuz ve izliyorsunuz ama bu bir yere kadar. Shingeki no Kiyojin önemli bir kopuş noktası barındırıyor. Blogta yazdığım ufak, övgü dolu yazı bile o kopuş noktasından önceydi, yani başlarda da sıkılmayacağınız, keyfile seyredeceğiniz bir anime var ama bir noktadan sonra anime bambaşka bir hal alıyor ve şimdi ki popüler konumuna gelmeye hak kazanıyor.

Aksiyon, karakterler, kurgu... daha mükemmel olamazdı bana kalırsa. Üzerinde çok düşünülmüş ve önemli detaylara sahip olan Shingeki no Kiyojin'in dahi bir yaratıcıya sahip olduğu çok belli.

Açıkçası, animenin henüz 10. bölümüne gelmemişken, biraz abartıldığını düşünüyordum çünkü anime her yerdeydi. Cosplayler, tumblrda cirit atan gifler, fanmade ürünler, crackler... Ancak anime ilerledikçe, efsanevi bir noktaya ulaştı bence. Şu an, insanların anime hakkında bu kadar deli olması hiç de mantıksız gelmiyor.

Animeyi bu kadar yücelttikten sonra, eminim ki izlemeye korkanlarınız olacaktır; ama Shingeki no Kiyojin, umutlarınızı boşa çıkarmayacak. Son bölüme geldiğinizde, tekrardan izlemeyi düşüneceksiniz. Fakat biraz daha teşviğe ihtiyacınız varsa buyurun, animeyi izlemek için beş neden:


İnanılmaz bir kurgu: Shingeki no Kiyojin'in altyapısı, "insanların doğal düşmanı ortaya çıkarsa ne olur?" üzerine kurulu. Bu daha önce hiç yazılıp çizilmemiş, çok zekice ve merak uyandıran bir konu. Ama tabii ki bununla bitmiyor. Gizem ve heyecan hiç senaryodan eksilmiyor.

Karakterlerin özgünlüğü: Kimseye benzemeyen, ayrı ayrı kişiliklere sahip bir sürü karakter var ve bu öge sizi hikayenin içine çekiyor.

Aksiyon sahnelerinin güzelliği: Böyle bir animede tabii ki en önemli şeylerden biri aksiyon sahneleri. SnK'de hepsi akıcı, adrenalin dolu ve sizi de kıpır kıpır ediyor.

Sahneyle bütünleşen müzikler: Dizilerde ve filmlerde olduğu kadar animelerde de müzik önemli ve SnK bu konuda iddialı.

Çizimlerin hoşluğu: Evet, daha önce çizimlerden pek hoşnut olmadığımı söylemiştim ama sonra alıştığımdan mıdır nedir, çizimler gözüme kusursuz ve gerçekçi geliyor.

(Bonus) Başlı başına Levi: Kendisi en sevdiğim anime karakterlerinden biri haline geldi. Hakkında fazla bir şey söyleme gereği duymuyorum, bakışları her şeyi anlatıyor zaten.


Tamam, bu kadar yeter. Sonuç olarak, Attack on Titan, yani Shingeki no Kiyojin mutlaka izlenmesi gereken bir anime. Zaten artık izlemeyeni dövüyorlar.

Biz ikinci sezonu beklerken siz bir koşu gidip izleyin, pişman olmayacaksınız.


No comments:

Post a Comment