Nedir bu Shingeki no Kiyojin çılgınlığı?
Anime dünyasında herkes tarafından bilinen, insanları daha fazla anime izlemeye iten, bütün otakuların ilk göz ağrısı niteliğini taşıyan olmazsa olmaz seriler vardır. Death Note, Fullmetal Alchemist, Bleach, Sword at Online, One Piece ve Naruto gibi animelerden bahsediyorum tabii ki.
Hatırlıyorum, Death Note'u izleyip ardından mangalarını okuduktan sonra ben de anında anime dünyasına çekilmiştim ve ardından Darker Than Black, Vampire Knight, o, bu, şu derken kendimi büyük bir anime fanı olarak buldum.

Kimden bahsediyorum? Tabii ki Shingeki no Kiyojin.
Türk Anime'de serinin konusu şöyle geçiyor:
Yüzyıllar evvel insanoğlu devler tarafından yok olmanın eşiğine getirilmiştir. Devler tıpkı anlatılagelmiş hikayelerdeki gibi, uzun, zekadan yoksun görünen, insanları yiyen ve de en kötüsü bunu beslenmek için değil zevk için yapan varlıklardır. Az sayıdaki insan, en uzun devlerden bile yüksek duvarlar inşa ederek çevreledikleri bir şehrin koruması altında hayatta kalmıştır. Şu anki zaman diliminde ise 100 yılı aşkın bir süredir tek bir dev dahi şehre ayak basmamıştır. Henüz erginliğe erişmemiş bir çocuk olan Eren ile sütkardeşi Mikasa, bir anda ortaya çıkan inanılmaz büyük bir devin saldırısı sonucu şehrin surlarının yıkılmasına tanık olurlar. Nispeten daha küçük olan devler surlarda açılan gedikten şehre akın ederler ve bu iki çocuk dehşet içerisinde annelerinin bir dev tarafından canlı canlı yenilişini izlerler. Eren bütün devleri öldürüp insanlığın intikamını alacağına yemin eder.
Daha önce, animeyi ilk izlemeye başladığımda kısa ve bana kalırsa yetersiz bir yazı yazmıştım ve artık bir güncellemenin gerektiğini düşünüyorum çünkü Shingeki no Kiyojin bu günlerde çok az animenin erişebileceği bir popülerlikte ve ben de bu yapımın kocaman bir hayranı oldum.


Aksiyon, karakterler, kurgu... daha mükemmel olamazdı bana kalırsa. Üzerinde çok düşünülmüş ve önemli detaylara sahip olan Shingeki no Kiyojin'in dahi bir yaratıcıya sahip olduğu çok belli.
Açıkçası, animenin henüz 10. bölümüne gelmemişken, biraz abartıldığını düşünüyordum çünkü anime her yerdeydi. Cosplayler, tumblrda cirit atan gifler, fanmade ürünler, crackler... Ancak anime ilerledikçe, efsanevi bir noktaya ulaştı bence. Şu an, insanların anime hakkında bu kadar deli olması hiç de mantıksız gelmiyor.

İnanılmaz bir kurgu: Shingeki no Kiyojin'in altyapısı, "insanların doğal düşmanı ortaya çıkarsa ne olur?" üzerine kurulu. Bu daha önce hiç yazılıp çizilmemiş, çok zekice ve merak uyandıran bir konu. Ama tabii ki bununla bitmiyor. Gizem ve heyecan hiç senaryodan eksilmiyor.
Karakterlerin özgünlüğü: Kimseye benzemeyen, ayrı ayrı kişiliklere sahip bir sürü karakter var ve bu öge sizi hikayenin içine çekiyor.

Sahneyle bütünleşen müzikler: Dizilerde ve filmlerde olduğu kadar animelerde de müzik önemli ve SnK bu konuda iddialı.
Çizimlerin hoşluğu: Evet, daha önce çizimlerden pek hoşnut olmadığımı söylemiştim ama sonra alıştığımdan mıdır nedir, çizimler gözüme kusursuz ve gerçekçi geliyor.

Tamam, bu kadar yeter. Sonuç olarak, Attack on Titan, yani Shingeki no Kiyojin mutlaka izlenmesi gereken bir anime. Zaten artık izlemeyeni dövüyorlar.
Biz ikinci sezonu beklerken siz bir koşu gidip izleyin, pişman olmayacaksınız.
No comments:
Post a Comment