Thursday, December 4, 2014

İnceleme: Fangirl


Kitap: Fangirl
Yazar: Rainbow Rowell
Yayıncı: St. Martin's Press
Goodreads Puanı: 4.20 (124.653)
Sayfa Sayısı: 445

From the author of the New York Times bestseller Eleanor & Park.

A coming-of-age tale of fan fiction, family and first love. 

Cath is a Simon Snow fan.

Okay, the whole world is a Simon Snow fan...

But for Cath, being a fan is her life—and she’s really good at it. She and her twin sister, Wren, ensconced themselves in the Simon Snow series when they were just kids; it’s what got them through their mother leaving.

Reading. Rereading. Hanging out in Simon Snow forums, writing Simon Snow fan fiction, dressing up like the characters for every movie premiere.

Cath’s sister has mostly grown away from fandom, but Cath can’t let go. She doesn’t want to.

Now that they’re going to college, Wren has told Cath she doesn’t want to be roommates. Cath is on her own, completely outside of her comfort zone. She’s got a surly roommate with a charming, always-around boyfriend, a fiction-writing professor who thinks fan fiction is the end of the civilized world, a handsome classmate who only wants to talk about words... And she can’t stop worrying about her dad, who’s loving and fragile and has never really been alone.

For Cath, the question is: Can she do this?

Can she make it without Wren holding her hand? Is she ready to start living her own life? Writing her own stories?

And does she even want to move on if it means leaving Simon Snow behind?





Favori booktuberlarımın en sevdiği kitaplar listesinde yer alan Fangirl'ü okuma şerefine ermiş bulunuyorum sonunda. Şu an gerçekten kendimi yüksek bir mertebede hissediyorum.

Her ne kadar yakın bir arkadaşım Fangirl hakkında çok olumlu konuşmasa da, hatırlarsanız, yazarın Eleanor & Park isimli kitabını okumuştum ve kitaba aşık olmuştum; sonucunda da "Ne kadar kötü olabilir ki?" diyerek Fangirl'ü almıştım anında. İyi ki de bekletmeden almışım.

Fangirl, Cath isimli, üniversiteye yeni başlayan bir kızın öyküsünü anlatıyor. Cath, dönemin en popüler kitap serisi Simon Snow'un iflah olmaz bir hayranı; yani ağır bir fangirl. Simon Snow tişörtleriyle geziyor, odasını onun posterleriyle kaplıyor ve bir internet sitesinde Simon ile kitaptaki düşmanı Baz ile ilgili bir fanfiction bile yazıyor. İkizi Wren de küçükken aynı Cath gibi olsa da, o şimdi yeni heyecanlar arayan bir genç kız. Asosyal takılmayı tercih eden Cath ise, yeni çevre, yeni okul heyecanıyla boğuşmak zorundayken bir de aile sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalıyor. Wren ile arasının açılması, babasını geride bırakması onu kötü bir moda sürüklüyor. Oda arkadaşının sevgilisi Levi ise bambaşka bir boyutta.

Rainbow Rowell'ın hayal dünyasına gerçekten hayranım. Yarattığı hikaye basitlikten çok çok uzak, oldukça hoş bir kurgu üzerine kurulu. Karakterleri ise... Tanrım... Şunu söylemeliyim ki, Cath'i sevmedim. Sevemedim. Ama buna rağmen, yarattığı karakterler o kadar gerçekçi, o kadar samimi, o kadar inanılmazdı ki. Birbirinden farklı, özgün tiplemelerdi hepsi ve her birinin kendine ait bir çizgisi, gerçek bir ruhu var gibiydi. Her ne kadar Cath'ten pek hoşlanmasam da, kızın maddeselliğinden dolayı saygı duydum gerçekten. Kitaptaki her bir karakterin bir yerlerde yaşadığını söyleseler, inanmakta hiç güçlük çekmem.


“Just... isn't giving up allowed sometimes? Isn't it okay to say, ‘This really hurts, so I’m going to stop trying’?” 
“It sets a dangerous precedent.”
“For avoiding pain?”
“For avoiding life.” 


Fangirl'ün en güzel yanı beni okurken mutlu etmesiydi. Kahkaha atarak okuduğum cümleler, sırıtmama yol açan diyaloglar vardı. Her ne kadar arada Cath'in aile durumdan dolayı kendimi üzüntülü hissetsem de, romandaki tempo yükseldikçe ben de heyecanlandım. Aynı Eleanor & Park'ta olduğu gibi, bu kitaba da bağlandım ve elimden bırakmak istemedim. Zaten birazcık bu yüzden, ders çalışmadığım için performansım eksilere düştü; sonrasında kitaba ara vermek zorunda kaldım ve bu yüzden moralim bozuldu. Sonuç olarak okul kötü bir şey. Ama konumuz bu değil.

Fangirl'ün içinde Simon Snow'dan da kocaman parçalar var. Bu, yazarın yaratıcılığının bir göstergesiydi bence. Her ne kadar Cath, takıntısı konusunda beni gıcık etse bile, yazara aşık olmaktan alıkoyamadım kendimi. Hatta kitabı okurken fanfiction sevgim kabardı, aslında Cath'in yazdığı tarz hikayeleri pek okumam, sadece manga fanfictionlarını, özellikle de Eren ve Levi mangalarını okuyorum. Yaoi sever biri olduğumu da öğrendiğinize göre aramızda artık pek bir gizli saklı kalmadı. Ne var ki, kitabı okurken, Fangirl hakkında hikayeler yaratasım gelmedi değil.


“It's okay if you're crazy," he said softly.  
"You don't even know-"
 "I don't have to know," he said. "I'm rooting for you.” 


Kitabın sonu, yine beni biraz tuhaf hissettirdi. Rowell'ın yazdığı sonları artık öğrenmiş oldum. Önce"nerede lan bunun devamı" diye bağırıyorsunuz, sonra da "abi ama aslında çok güzel bitirmiş" diyorsunuz. Karışık bir durum, ama hayal kırıklığı barındırmıyor.

Kitap güzel, eğlenceli, süper karakterlere ve çok iyi bir kurguya sahip. Yazarın anlatımına zaten söyleyecek tek bir sözüm bile yok. Eleanor & Park, sanki beni Fangirl'den daha çok etkiledi gibi. Birazcık. Çok az. Ama ikisi de, iyi ki okumuşum, dediğim kitaplar. Ve bundan sonra, Rainbow Rowell takibim altında. Attığı her adımı izleyip, çıkardığı her kitabı okuyacağım. Şimdi bir çizgi-roman projesi varmış; yani sadece "hell yeah" diyorum başka bir şey demiyorum.

Bol kitaplı, mutlu günler!

No comments:

Post a Comment