Monday, December 26, 2016

Haruki Murakami'ye ve Onun Kitaplarına Neden Aşığım?



En sevdiğim yazarları soracak olsanız, ilk onu saymakta zorlanacağım bir gerçek. Yine de şunu biliyorum ki, bu yazarlar arasında Murakami'ye kesinlikle yer vereceğim.


Murakami benim ilahım, ustam, ruhumdan bir parça.
Edebiyatın dibe vurmaması için dua ettiğim şu yıllarda hala edebiyat yapabilen bir kişilik.
Murakami sabah dörtte kalkıp işe başlayan bir manyak. Onun kadar takıntılı bir insan olmasam da ikimizin de ortak yönleri var: O da benim gibi bir sinemasever, kedi aşığı ve oldukça farklı bir müzik zevki var. Bir caz bara sahip olmasından bahsetmiyorum bile.
Yani anlayacağınız, kendisi de kitapları da keşfedilmeye değer.

Sunday, December 25, 2016

Keyifli Bir Pazar Akşamı İçin Öneriler

Yeni yıla adım adım yaklaşıyoruz, bu pazar akşamı hem haftanın, hem de yılın stresini atmaya hak kazandınız.

Yeni yıla giriyoruz dedik, e tabii havalar da soğudu. Evden çıkmadan bile yapılabilecek o kadar şey var ki...


FİLM

Yüzünüze bir gülümseme koyacak, kalpleri ısıtacak bir roman uyarlaması: Love, Rosie.

2014 yapımı bu filmi izlemekte oldukça tereddüt etmiştim, sebebi ilk önce kitabını okumak istememdi. Sonra hayat kısa ve ondan önce okunacak daha çok kitap var diyerek filme başladım. Beklentimin üstünde, keyifle izlediğim, ruhumu yumuşatan bir film oldu Love, Rosie. Biraz komedi, biraz dram, biraz aşk ve bol bol Sam Claflin içeren bir film, daha ne diyeyim? 7.2 IMDb puanlı film bu pazar size önerim. 

yanında gidecekler: sıcak çikolata ve biraz sevgi


Komsum Totoro Poster
İzlemeyen kaldı mı bilemiyorum ama her ihtimale karşı önlemimi alarak tavsiyesini yapmam gereken film: Komşum Totoro.

Büyüleyici çizimler, kahkaha attıracak karakterler ve hiç bitmesin diye izleyeceğiniz, IMDb'nin "En İyi 250 Film" listesinde yer alan bir animasyon ister misiniz? O zaman Totoro sizi bekliyor.
Miyazaki'nin hemen her filmine aşık olmuş olsam da bir pazar akşamı için sizi stresten kurtaracak en iyi yapımı olarak Totoro'yu görüyorum. Bu film, ne zaman kendimi depresif hissetsem ilacım olabilecek güçte. 

yanında gidecekler: patlamış mısır ve huzur



DİZİ 

Dizi severim sevmesine, ama bu başlık için uygun bir seri bulmak benim için kolay olmadı. Neden mi? Çünkü dizi denince aklıma kan akıtan karakterler, ağır dram ve suç geliyor da ondan. Tabii yine de daha sevecen birkaç şey düşündüm.

Sunday, December 18, 2016

Kitap İncelemesi: Men, Women, and Children

Herkesin "aşırı" bulduğu, içeriğinin toplum tarafından hoş karşılanmadığı bir kitap okumak isterseniz, Chad Kultgen'ın Men, Women, and Children eseri tam size göre.

Bu, on üç yaşındaki bir grup çocuğun ve onların ebeveynlerinin romanı. Hepsi, bir şekilde internetin kurbanı olmuş durumda. Birbirinden farklı iki nesil, hiçbir gizlilik olmaksızın bizimle kendi öykülerini paylaşıyorlar. Men, Women, and Children gelmiş geçmiş en açık romanlardan biri.

Kitabı keşfetmem, bu sene vizyona girmiş olan filmi sayesinde oldu. Filmin konusu ilgimi çekmişti; teknolojinin insanların yaşamına olan etkisinden bahsediyordu. Yine de hakkında çok bir şey öğrenemeden filmin gösterim tarihini beklemeye başlamıştım. Sonra fark ettim ki, bu film bir kitap uyarlaması! Hem de ne kitap, insanlar hakkında neler neler diyorlar.

Okuyanların çoğu yerden yere vuruyor kitabı, rahatsız edici buluyor. Ama bir kısım ise kitaba ve yazara aşık olmuş durumda. Bu durumda beni zor bir karar bekledi: Ya e-kitap olarak satın alıp okuyacaktım ya da hiç uğraşmadan filmi izleyecektim.

Tabii burada benden söz ediyoruz. Yani toplum tarafından dışlanan şeyleri bağrına basan, insanlara rahatsız edici gelen şeyleri seven bir kişiden. Madem adam bu kadar aykırı bir yazar... ben de Men, Women, and Children'ı almış bulundum ve iki gün içinde yalayıp yuttum.

Peki kitap nasıldı, hangi taraf haklıydı diyecek olursanız...

Saturday, December 17, 2016

2017'nin Bloğuma Getirecekleri!

Merhabalar! Uzun bir süredir görüşemiyorduk, artık tekrar kitap dünyasına elimi atıyorum. Benden kurtuluş yok, her hafta bir post ile karşınızda olacağım sevgili kitap kurtları ve sinemaseverler.

Peki bu sene ne okuyacaksınız?
  • 2016'nın Enleri (hangi filme bayıldım, hangi kitap beni kendimden geçirdi, en sevdiğim diziler neler oldu...)
  • Okuduğum kitaplar, film, dizi ve anime tavsiyeleri
  • 2017 challengelarım.
  • Çekilişler ve daha fazlası...

Hepinizin takipte kalması dileğiyle dostlar,
Mutlu pazarlar!
 

Wednesday, June 1, 2016

Kitabı Kadar Güzel Olan 4 Film Uyarlaması

Entelektüel bir insanın hayatında olmazsa olmaz iki unsur vardır: iyi film ve iyi kitap. Ünlü oyuncular, usta yönetmen, muhteşem senaryo… Realist karakterler, akıcı üslup, olağanüstü olay örgüsü… Ve tabii ardından gelen vazgeçilmez tartışma konusu: Film mi kitap mı? 

Friday, December 11, 2015

Kitap İncelemesi: I'll Give You the Sun




Kitap: I'll Give You the Sun
Yazar: Jandy Nelson
Yayıncı: Dial Books/Walker Books
Sayfa Sayısı: 429
Goodreads Puanı: 4.15


A brilliant, luminous story of first love, family, loss, and betrayal for fans of John Green, David Levithan, and Rainbow Rowell 

Jude and her twin brother, Noah, are incredibly close. At thirteen, isolated Noah draws constantly and is falling in love with the charismatic boy next door, while daredevil Jude cliff-dives and wears red-red lipstick and does the talking for both of them. But three years later, Jude and Noah are barely speaking. Something has happened to wreck the twins in different and dramatic ways . . . until Jude meets a cocky, broken, beautiful boy, as well as someone else—an even more unpredictable new force in her life. The early years are Noah's story to tell. The later years are Jude's. What the twins don't realize is that they each have only half the story, and if they could just find their way back to one another, they’d have a chance to remake their world.

This radiant novel from the acclaimed, award-winning author of The Sky Is Everywhere will leave you breathless and teary and laughing—often all at once.
 


Kitap İncelemesi: Konuş Benimle/Speak




Kitap: Konuş Benimle

Orijinal Adı: Speak
Yazar: Laurie Halse Anderson
Yayıncı: GO!
Sayfa Sayısı: 304
Goodreads Puanı: 3.98



Konuşmak gittikçe zorlaşıyordu. Boğazım sürekli acıyor, dudaklarım kuruyordu. Geceleri uyurken çenemi o kadar sıkıyordum ki sabahları başım ağrıyordu… Ne zaman annemle, babamla ya da öğretmenlerden biriyle konuşmaya çalışsam ya kekeliyor ya da donup kalıyordum. Sorunum neydi benim?

Melinda Sordino’nun bir sırrı var. Ama sırrını paylaşabileceği kimsesi yok. Bütün arkadaşları, hatta tanımadığı insanlar bile ondan nefret ediyor. Ve günden güne içine kapanan Melinda, çareyi susmakta buluyor. Yalnızlaştıkça susuyor, sustukça yalnızlaşıyor. Ta ki O ŞEY’den kaçıp saklanamayacağını, O GECE’yi unutamayacağını anlayana dek…



Thursday, October 29, 2015

Ne Okunuyor? Ne Okunacak?

Söz verdiğim üzere, sahalara dönüş yapmış bulunmaktayım. Hazır herkes tatildeyken ben de okuduğum ve okuyacağım kitaplar hakkında ufak bir tazı yazayım dedim. Yakın zamanda, farklı başlıklarda kitap yorumları da gelecek. Sevmediğim, idare eder dediğim kitapları tek tek göreceksiniz.

Ne Okuyorum?

I'll Give You The Sun, çıktığı ilk andan itibaren yabancı kitapseverler arasında gökkuşaklı bir fırtına koparmıştı. Kitabın kapağını sosyal medyanın her basamağında görmek canımı sıkar duruma gelmişti. Neden? Çünkü kitap birkaç ülke uzaklığındaydı bana. Yurt dışından kitap sipariş etmeye hala ve hala ve hala çok üşeniyorum, tüm alışverişlerimden memnun kalsam da bekleme süreci beni öldürüyor; zaten benim alacağım kitaplara karar vermem de haftalar alıyor... o yüzden işte bu kadar uzun süre sonra elimde bu kitap. Yine de, elimde ve iyi ki de burada!

Kitabın konusundan kısaca bahsetmem gerekirse,
I'll Give You The Sun; Sweetwine ikizlerinin öyküsü. Bir tarafta, ilgiyi üstüne toplayan ve teenage döneminin ağırlığıyla yürüyen Jude; diğer tarafta ise itilip kakılan, kendini dünya dışı gören sanatçı ruhlu Noah. 
Herhalde, bu ufak tanımdan bile hangi karakteri sevip hangisine ateş saçan gözlerle baktığımı anlayabilmişsinizdir. 

Kitap, farklı bölümlerle iki karakteri de ana olarak ele alıyor. Bir geçmişe, bir de şimdiye yolculuk yaparken ikizlerin hayatlarını tam anlamıyla kavrıyoruz.

Kitabın henüz yarısındayım ama bu, romana aşık olma yoluna gitmem için erken değil bana kalırsa. Yazarın dili gerçekten çok çok çok fazla güzel. Yani abartmayayım diyorum, ama güzel işte. Her cümlesinde Jude ve Noah'nın kendi karakterlerini yansıtıyor. Bu özelliği sanırım en sevdiğim yanı oldu yazarın kaleminin. Aynı zamanda, kitaptaki benzetmeler de beni benden alıyor. Tabii kitabın olay örgüsünün de üslup kadar ilgi çekici olduğunu belirtmeliyim. Yine de, spoiler vermemek adına çok bir şeyden bahsetmeyeceğim.

Şuan, Jude'u sevmeme ve onun bölümlerini değil de hep Noah'yı okuma isteğiyle dolu bir dönemdeyim. Kitap nerelere varacak, nasıl bitecek, bizimkilere ne olacak oldukça merak ediyorum!



Ne Okunacak?

Aslında, okuma listemde bir sürü kitap var. Ancak, sağım solum belli olmadığından ve biraz da sizi şaşırtmak istediğimden bugün burada sadece bir kitabın adı geçecek. O da; The Orginals, Yükseliş.
Hiç tahmin eder miydiniz? Açıkçası, ben etmezdim. Çünkü kısa bir süre önce yüklü (cidden yüklü) bir kitap alışverişi yaptığımdan yeni bir kitap eklemeyi istemiyordum odanın her yerine taşmış olan kitaplığa. Ne var ki, bugün sürpriz bir şekilde bir kargo belirdi kapımda. Ambalajı açınca odama hoplaya zıplaya döndüm diyebilirim. Kitabı zaten merak ediyordum ama şimdi elimde olması çok daha hoş bir şey. Hem, uzun zamandır içinde fantastik ögeler bulunduran tek bir kitap bile okumadım. Bu bana derin bir nefes gibi gelecek. Teşekkürler GO!

Yeni yazılarda görüşmek üzere; hepinize mutlu, huzurlu tatiller!