Wednesday, October 22, 2014

İnceleme: Dövüş Klübü/Fight Club


Kitap: Dövüş Kulübü
Orijinal Adı: Fight Club
Yazar: Chuck Palahniuk
Yayıncı: Ayrıntı Yayınları
Goodreads Puanı: 4.19 (267.293 oy)
Sayfa Sayısı: 224

İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke.

İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni binyılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç adam. Aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyaya kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'ın felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden, gecenin geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir dövüş kulübü ülkenin dört yanını saracaktır. Ama Tyler'ın dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'ın peşine takılır...

Chuck Palahniuk'un ilk romanı, tüketim kültürüne, hırs ve üstünlük duygusuna, güzellik idealine ve iş dünyasına zehir zemberek bir eleştiri yöneltiyor. Palahniuk, karanlık bir mizahla desteklediği güçlü ve çarpıcı üslubuyla, yaşadığımız dünyanın çirkin suretine ayna tutuyor. Son on yılın en özgün, en sarsıcı romanları arasında sayılan Dövüş Kulübü'nü Türkçe'ye kazandırmaktan sevinç duyuyoruz.


Tekrar tekrar okumak istediğiniz kitaplar vardır.
Her kelimeyi, her cümleyi, her ismi hafızanıza kazıyana kadar, yeniden, baştan sona okumak istediğiniz kitaplar. Az bulunurlar.
Benim için, Dövüş Kulübü de böyle bir roman oldu işte.

Eğer ne istediğini bilmezsen, bir bakarsın istemediğin bir sürü şeyin olmuş.

Yeraltı edebiyatına başlamak uzun zamandır aklımda olan bir fikirdi, ancak bir türlü cesaret edemiyordum. Daha doğrusu, başlamam için biraz zaman geçmesi gerektiğini düşünüyordum. Son aylarda okuma zevkim biraz değişmişti. Önceleri okuduğum kitaplara kıyasla daha ciddi, belli bir seviyesi olan eserlere ilgim artmaya başlayınca, yeraltı edebiyatına giriş yapabileceğim kanısına varmıştım; ne var ki aklımda Dövüş Kulübü'nü okumak pek yoktu. Bunun sebebi tabii ki kitabın asıl sırrını biliyor oluşumdu. 

Filmini izlemeye başladığımda, daha ilk otuz dakikanın içerisindeyken aklıma bir şey takılmıştı ve filmi durdurup onu araştırırken, o büyük spoilerı görmüştüm. Spoiler almak nefret ettiğim bir şey olduğundan filmi kapatmıştım. Yani, evet, şu dünya üzerinde Fight Club filminin tamamını izlemeyen sayılı insanlardandım ve şu an bunun için inanın hiç pişman değilim. Olayların sonunu bilmemem, haliyle kitaptan daha da zevk almamı sağladı. 

Bu, bir gün düşünüp, ortalıkta gezerken, bir sonraki gün soğuk bir gübre ve solucan yemi olduğunun kanıtıydı. Bu büyüleyici ölüm mucizesiydi ve öbürü için olmasaydı, çok güzel bir şey olacaktı.

Size burada filmle kitabın karşılaştırmasını falan yapacak değilim, ama şöyle bir şey var, hiçbir film uyarlaması yerini tutamaz: Chuck Palahniuk'un anlatımı.
Aşık oldum.
Bayıldım.
Hayran oldum.

Bana, nasıl bir kitap yazmak istersin, diye sorsalar öne süreceğim kitaplardan biri kuşkusuz Dövüş Kulübü olur; çünkü Palahniuk, Palahniuk ve Palahniuk. 
Yarattığı karakterler, düşünce tarzı, üslubu... 
Sürükleyici, göz doldurucu ve altını çizmek isteyeceğiniz sürüyle inanılmaz cümle ile dolu bir kitaptı okuduğum. Şikayet edebileceğim tek bir yanı yok.

Kitaptaki kurgu tam bir akıl ürünü, kullanılan cümlelerde öyle. Anlatıcı'nın ve Tyler'ın hayata bakış açısı beni benden aldı özellikle.

Karşımda oturmuş, bir not defterine bir şeyler karalayan Tanrı'ya baktım. Ama Tanrı bu meselede tamamen yanılmaktaydı. Bizler eşsiz değiliz. Süprüntü ya da pislik de değiliz. Biz sadece biziz. Biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.

Dövüş Kulübü'nün atmosferi herkese hitap etmeyebilir. Yeraltı edebiyatı asi, korkusuz ve hayalperest. 
Benzer eserleri, pek aydınlık olmayan dünyaları beğeniyorsanız size gözüm kapalı tavsiye edebileceğim bir eser Dövüş Kulübü. Kitabın ikincisinin yolda olduğuna dair söylentiler var ortada, kesin mi bilemeyeceğim ama bir şikayetimiz olmaz tabii.
Yazarın diğer kitaplarını okuyacağım, ondan sonraki hedefim ise Jack Kerouac. Elimdeki okunmayı bekleyen kitaplar dağını azalttıktan sonra onla da görüleceğiz umarım. 

Yeni kitaplarda görüşmek üzere, özgür günler!


2 comments: