Tatil başlar başlamaz herkes bir yerlere eğlenmeye gitse de, illa evde klimanın altına çadır kuracak olanlar ya da kumsaldan dönüp keyifli bir şeyler izlemek isteyenler olacaktır. Ben de bu durumlara aşina olduğumdan, hoşunuza gidecek, yepyeni tavsiyelerle dolu bir liste hazırlayayım dedim.
Dizi
Friends
Bu efsane diziyi, aranızdan izlememiş olanlar var mıdır bilemiyorum ama ben kısa bir süre öncesine kadar Friends'i hiç seyretmemiştim. Orada burada o kadar çok bahsi geçiyordu ki bir göz atmazsam ayıp olacak diye düşünüp başlamıştım diziye ve tek kelimeyle ba-yıl-dım.
Dizinin konusundan bahsetmeye pek gerek yok aslında ama kısa bir bilgi vermek gerekirse, Friends, New York'ta yaşayan üç kadın ve üç erkeğin günlük yaşamlarında karşılaştığı olayları anlatıyor. Ayrıca dizi on sezon, 236 bölüm; ancak bu sizi şaşırtmasın çünkü izleyen insanlar ortalama üç (veya iki) günde bir sezon bitirebiliyor.
Sitcomların kralı olarak gösterilen bir diziydi hep Friends, bu yüzden de başlarken beklentim haliyle epey bir yüksekti. Buna rağmen ilk bölümden beni kendine bağladı ve çok kısa bir sürede ilk sezonu deviriverdim.
Eğlenceli, komik, sürükleyici, tatlı mı tatlı bir dizi Friends. Her şeyi tam tadında diyebilirim,
highly recommended bölümünde yer alması gerekiyor.
The O.C.
Selam Medcezir severler, size dizinin aslını, bin kat daha güzelini getirdim. The O.C. ile ilgili bir yazı daha önce blogta paylaştım mı hatırlamıyorum, ancak dizi benim çok beğendiğim bir seridir. Öyle ki televizyonda Çağatay Ulusoy'u Ryan'ın saç modeliyle görünce bileğime façayı dayamaktan zar zor kurtuldum. Türk versiyonunu tabii ki takip etmedim, ama bir-iki bölümüne bir yerlerde denk gelmiştim ve bayılmamak için kendimi zor tutuyordum en son. Çakma dizi olayı beni gerçekten deli ediyor.
The O.C. Orange County'de lüks içinde yetişen gençlerin yaşamlarının ortasına dalan Ryan'ın hikayesini konu almakta. Bir yandan kenar mahallelerden zengin kitleye sürüklenen Ryan'ın iç dünyasına konuk olurken, bir yandan da yaşanan olaylarla gülüp eğleniyor, bazen de üzülüyoruz.
The O.C. bol kahkahalı, eğlenceli, biraz acıklı, entrika dolu bir gençlik dizisi. Yaz günlerinde neşenize neşe katmak için birebir. Müzikleri de güzel. Daha ne olsun?
Film
American Hustle
Bu filmi izleyeli baya oluyor aslında. Uzun zamandır ne yazısı yazsam da American Hustle tavsiyesini içine yapıştırsam diye kara kara düşünüyordum, isabet oldu.
David O. Russell'ın yönetmenliğini yaptığı film, suç komedi-dram türünde. 1970-1980'lerdeki bir FBI operasyonunu konu alsa da anlayacağınız üzere film öyle ciddi bir suç filmi değil, tam tersine çok eğlenceli, komedisi de dramı da tam kararında bir yapıt.
Oyuncular mı desem, senaryo mu desem, kostümler mi desem bilemedim ama hepsi ayrı ayrı mükemmeldi. Şimdi siz gelip bana o kadar adaylığın içerisinden bu güzelim filmin bir Oscar bile alamamış olduğunu söylüyorsunuz ya içim yanıyor. Christian Bale, ödülü Matthew McConaughey gibi birine kaptırdığı için pek bir şey söyleyemesem de Jennifer Lawrence Oscar'ı Lupita Nyong'o'dan daha çok hak ediyor sanki, ama pek de emin olamıyorum.
Neyse. American Hustle, herkese tavsiye edebileceğim, gayet keyifli, komik, eğlendirici ve heyecanlı bir film ve her yönden gayet kaliteli. Yönetmeni tebrik ediyor ve yazının sonunu "izleyin!" diyerek getiriyorum.
The 40 Year Old Virgin
Galiba yazının sonuna kadar komedi anlatacağım. İşte yine bir komedi, ancak bu sefer biraz daha absürtünden.
The 40 Year Old Virgin, Steve Carell ve Seth Rogen gibi çok sevdiğim isimleri içinde barındıran bir film. İsminden de anlayabileceğiniz gibi, 40 yaşında bir bakirin hikayesini anlatıyor. Andy adlı karakterimiz, hayatını güzel güzel geçirirken iş arkadaşları Andy'nin bakir olduğunu öğreniyor ve bu durumu tersine çevirmek için uğraşıyorlar. Tabii işler pek de yolunda gitmiyor ve ortaya romantik komedi tarzında bir film çıkıyor.
Efsane ya da unutulmaz olduğunu söyleyemeyeceğim ancak gece, arkadaşlarla koltuğa yayılıp, elinizde birkaç atıştırmalıkla izlemek gayet hoş olabiliyor. Gereksiz esprilerin bulunmadığı, yerinde bir komedi olması en büyük etkenlerden. Zaten filmde anlatılan konunun aslı trajikomik olduğundan her şey daha güzel bir hal alıyor.
Filmi izlemiş herkes bana favorilerinden biri olduğunu ve çok güldüğünü söylüyordu. Ben de beğendim, güldüm, eğlendim. Biraz romantik, ama fazlasıyla gülümseten bu filmi izlemeniz için ben de onayımı verdim.
Anime
Free!
Bu yaz, görünen o ki, anime dünyasıyla hiç olmadığım kadar yakın olacağım. Elimde uzaya kadar uzanan bir "izlenecekler: anime" listesi var ve listeden ilk çizdiğim isim Free! oluyor.
Free! bir spor animesi. Daha önce izlediğim tek benzer anime Kuroko No Basket'ti ve ben aksiyon, gerilim ya da gizem animelerini daha çok sevdiğim için Free!'nin o kadar sarmayacağını düşünmüştüm ancak hiç de beklediğim gibi olmadı.
Anime genel olarak beş yüzücü lise öğrencisinin etrafında dönüyor. Haru, ilkokuldayken üç arkadaşıyla birlikte bir yüzme turnuvasına katılıyor ve turnuvayı kazandıktan sonra hepsi yollarını ayırıyor. Birkaç yıl sonra, lisede karşılaştıklarında ise her şey farklı bir hal almış oluyor.
Günlük bir konu barındırmasına rağmen oldukça keyifli, sıkmayan bir anime. Çizimleri (oğlanların yan profili hariç) bana göre gayet hoş ve çabucak izleniyor. Free! 12 bölüm ve yanılmıyorsam 3 de OVA'dan oluşuyor. Bu yaz sıcağında, çerez niyetine gider. Ben hemencecik izledim, çok da beğendim.
Bakuman
Animenin Death Note'la aynı yaratıcıyı paylaştığını öğrendiğimde izlemem gerektiğini anlamıştım ancak her şey gibi Bakuman'ı da erteleyip duruyordum, öyle ki bir süre sonra animeyi unutmuştum bile.
Daha dün, bir arkadaşımla anime izleyelim derken arkadaşım Bakuman'ı öne sürünce hatırlayıp anında kabul ettim ve gece saat üç buçuğa kadar dayanıp izledik. Uyuya kalma tehlikem olmasa daha saatlerce izlerdim.
Mashiro, hayali bir mangaka* olmak olan bir gençtir ancak piyasanın zorluklarından ve bir mangaka olan, kaybettiği amcası yüzünden bu hayalden vazgeçmiştir. Sınıflarının en zeki öğrencisi Tagaki ise hikayelerini manga formatında çizecek birini aramaktadır. Mashiro, Tagaki'nin tekliflerini her defasında reddetse de hoşlandığı kız olan Azuki ile aralarında yapılan bir anlaşma sonucu mangaka olmak için çalışmalara başlar.
Eğlenceli konusu ve güzel karakterleriyle Bakuman göz atmanız gereken bir anime. Hem güldürüyor, hem merak ettiriyor ve aynı zamanda hiç sıkmıyor. 25 bölümlük animenin sonunu yeni başladığımdan dolayı henüz getiremedim ancak bu tatil günlerinde üç gün içinde rahat rahat bitirebilecek bir seri. İzleyin diyor ve bu sonu gelmeyen komedilerle dolu yazıyı bitiriyorum.
(*): Mangaka, manga sanatçısı anlamına gelir.
Keyifli, güzel günler!
Tatilin tadını çıkarın.