Monday, November 4, 2013

İnceleme: Kitap Hırsızı/The Book Thief


Kitap: Kitap Hırsızı
Orijinal Adı: The Book Thief
Yazar: Markus Zusak
Yayıncı: Martı Yayınları
Goodreads Puanı: 4.36 (375,359)
Sayfa Sayısı: 574

Hiç Kimse Sıradan Değildir'in yazarı Markus Zusak'tan
Tüm dünyada büyük yankı uyandıran sıra dışı bir roman

"Yılın en çok beklenen kitabı. Olağanüstü... gerçekten muhteşem!"
Publishers Weekly

"Merak uyandıran, hayat dolu ve son derece ustalıkla yazılmış, nefes kesen bir roman; aynı zamanda harikulade ve sürükleyici."
The Guardian

Ödüllü yazar Markus Zusak'ın akıllara kazınacak kadar etkileyici ve şiirsel bir dille yazdığı bu roman, okuyucuya sunulan benzersiz bir hediye gibi...

"Hayatınızı böylesine derinden etkileyen başka bir kitaba daha rastlamamışsınızdır. Muhteşem!"
GoodReads

"Bu unutulmaz hikâye kalbinizi çalacak!"
The New York Times

"Güzel, felsefi bir yanı da bulunan sürükleyici bir roman...
Herkes okumalı!"
Kirkus Reviews

"Markus Zusak, zorlu bir konuyu ustalıkla anlatarak gerçek bir başarı yakalamış. Olağanüstü... tek kelimeyle harika bir kitap."
The Wall Street Journal






İlk defa bir kitap hakkında bu kadar karmaşık düşünceler hissediyorum.
Kitabın konusu güzeldi.
Yazarın anlatım tarzı hoştu.
Akıcıydı.
Olaylar güzel bir şekilde işlenmişti.

Ama hala bir şey eksikmiş, ya da fazlaymış gibi. Yine de bu duygu diğer güzellikler arasında ezilip gidiyor.

Kitap Hırsızı, inanılmaz bir beklentiyle başladığım bir kitap oldu, bir de bu tarz bir üslup beklemiyordum. Yazarın üslubu oldukça kolay okunur, anlaşılır ve dokunaklıydı. Gerçi İkinci Dünya Savaşı sırasında geçen kitaplardan, filmlerden aşırı etkilenmeme rağmen bu kitapta gözlerim bile dolmadı, nedenini ben de bilmiyorum.


"Kardeşi kollarında ölmüştü. Annesi onu terk etmişti. Ama her şey bir Yahudi olmaktan daha iyiydi."

Kitabı sevdim, karakterleri sevdim. Yazarın Nazi Dönemi Almanya'sında bütün görüşlere yer vermesi hoşuma gitti. Karakterlerin geçmişleri, içindeki küçük notlar ayrı bir hava katmıştı. Bütününe bakıyorum da romanın, ya şu hikayenin tatlılığına bakar mısınız, demeden edemiyorum. Okurken yer yer atlamak istediğim kısımlar oldu, bazı yerlerde ayrıntılar beni boğdu ama sonuç olarak çok ayrı bir hikayesi vardı. Yazar da işini biliyor.

Kitabın en çekici yanlarında biri anlatıcının ölüm olmasıydı bana kalırsa. Markus Zusak gerçekten yaratıcı davranmış. En sevdiğim karakter de Max oldu, her nedense Rudy'den de fazla hoşlanamadım. Yanda gördüğünüz, Max'in çizmiş olduğu resim beni en çok etkileyen ögelerden biriydi kesinlikle.


"'Bu çok güzel bir gün,' dedi Max, paramparça bir sesle. Ölmek için harika bir gün. Bu şekilde ölmek için harika bir gün."

Yazıyı bitirmeden önce küçük bir not düşmek istiyorum, kitabın kapağını hiç beğenmedim. Martı Yayınları'nı kapak ve kalite konusunda zaten pek başarılı bulmuyorum. O kadar kapak varken neden gidip bunu kullanmışlar, üstüne bir de parlak yapmışlar anlamıyorum. Lütfen artık bütün kitapları mat kapakla basın. Artemis, sana da sesleniyorum. Bir de kitap oldukça dayanıksızdı, daha önce elimde bir kitap bile yırtılmamıştı, ancak bu sefer ortadan ayrılıyordu az daha.

Konuyu çok da dağıtmadan toparlayacak olursam, kitap güzel. Belki en güzel kitap olmayabilir ama buna yakın. Okursunuz, üstüne bir de filmini izlersiniz. Daha ne.



5 comments:

  1. ''Ama hala bir şey eksikmiş, ya da fazlaymış gibi. Yine de bu duygu diğer güzellikler arasında ezilip gidiyor.''

    Gerçektende öyle katılıyorum.

    ReplyDelete
  2. Spoiler vermişsin seni kınıyorum

    ReplyDelete
  3. anlatıcnın ölüm olması bir spoi

    ReplyDelete