Yaklaşan havaların etkisi ile, 2013 sonbaharının ilk hastalığına yakalanmış buluyorum. Lütfen alkışlamayın.
Peki bu halsiz, beynimin yarısı burnumdan çıkmış durumdayken neler yapıyorum yazmadan olmaz.
Kitap
On Üç Yıl Sonra'yı okuma ne zamandır planımdaydı.
Bir önceki kitabı olan Oniki'yi bayağı bir övmüştüm hatırlarsanız,
ikinci kitabı da en az onun kadar iyi olacak diye umuyorum. Ancak daha
henüz yüzüncü sayfasına gelebildim. Bu aralar kitap okuma hızım yine
yerlerde sürünüyor anlayacağınız.
Bari şu hastalıktan sonra eski okuma hızıma kavuşayım, lütfen!
On Üç Yıl Sonra'nın
konusu bir önceki kitaptan biraz daha değişik, iki yeni baş karakter
ekleniyor hikayeye. Aleksey yine bizimle tabii ki. Bakalım neler
olacak, ben de heyecanlıyım.
Yorumunu yapmak için sabırsızlanıyorum diyebilirim. Bunun gibi bir serinin daha da popüler olması gerekiyordu bana kalırsa, siz benim tavsiyeme uyup okuyabilirsiniz bence.
Film
Sonunda izlemiş bulunmaktayım.
Kurt Sürüsünü nasıl özlemiş bilimezsiniz.
Hangover Part III, sanki diğer iki filme kıyasla daha az komikti gibi. Bu filmde biraz daha macera, bir final havası vardı ama yine de oldukça komikti. Özellikle filmin sonunda gülmekten boğuluyordum.
Hangover serisini herkes beğenmese de benim favori komedi filmlerim arasında. Bu tür geceden kalma olaylara bizzat tanıklık ettiğim için daha da bir komik oluyor. Oyuncularıyla, çekimleriyle, replikleriyle oldukça doyurucu bir film bana göre.
Bu tarz filmlerde biraz sanatsallıktan uzaklaşmak gerekiyor. Zaten bir komedi filmi, en fazla ne bekleyebilirsin ki? Yine de alanının en başarılı sinematik ögelerini barındırıyor Hangover Part III. Yönetmenimiz Todd Phillips,beni Due Date ve Project X'te de hayal kırıklığına uğratmamıştı.
Batteniyenize sarılırken eğlenebileceğiniz bir yapım. Tavsiye ediliyor.
Dizi
Arrow'un son bölümünü de devirdikten sonra "Bundan sonra beni ne keser ki?" yanıtının cevabı oldu
Hemlock Grove. Yine ölüp biteceğim bir seri. Bu sefer Netflix'ten.
Beni diziyi izlemeye iten, kesinlikle afişiydi. Açıkçası kurt adam olgusu diziye başlamadan önce biraz soğumama neden oldu. Bir tane daha Teenwolf vakası kaldıramayacaktım bu hasta halimle. Sonra dizinin yanında +18 imgesini görünce dedim ki bu bir ergen dizisi olmasa gerek. İlk bölümden sonra bir afalladım, dedim ki ben az önce ne izledim öyle?! Dizinin konusunu beyazperde'de söyle geçiyor,
Pennsylvania'nın küçük bir kasabasında genç bir kızın parçalanmış halde bulunan cesedinin sorumlusu olarak bir kurt adamın görülmesi, kasabada büyük korku yaratır. Katili bulmak için yola koyulan Roman, aynı zamanda cinayetin şüphelilerinden de biridir.
Cabin Fever, Hostel, Hostel: Part II ve The Last Exorcism gibi bir çok yapımla korku fanlarının yakından tanıdığı bir isim olan Eli Roth'un yapımcı ve yönetmen olarak imza attığı dizi 13 bölümden oluşuyor. Netflix'de yayınlanacak olan dizi Brian McGreevy'nin romanından uyarlanmış.
Size bu dizinin neden iyi bir dizi olduğunu şöyle maddeleyeceğim:
- Gizemli, anlaşılmaz ve merak uyandıran bir konusu var
- "Kaliteli" kelimesinin çok ötesinde oyuncular var
- Görüntüler inanılmaz
- Günümüzde geçmesine rağmen yakalanan vintage havası diziye ayrı bir imaj katıyor
- Fantastik yaratıklar, her zamankinden daha inanılmaz
- Kan göstermekten çekinmiyorlar
- Baş karakterimizin liseli olmasına rağmen bir liseli dizisi değil
ve yakışıklı oyuncuları da unutmamışlar desem, diziyi izlememek için bir neden sayamazsınız herhalde?
Baş rolleri X Men'den aşina olduğumuz, bir zamanlar herkesin hayran olduğu Famke Janssen;
yakında abilerini bile sollayıp geçecek, endamına ölünecek, Bill Skarsgard ve daha önce rast gelmemiş olduğum, kısa sürede sevdiğim Landon Liboiron paylaşıyor.
Dizinin ilk bölümlerinde hiçbir şey anlamayacaksınız, bu herkesde oluyor panik yapmayın. İzlerken "Upir ne ya, Roman'ın annesi ne ayak, onun kardeşi ne öyle, bunun kurt adam olduğunu nasıl anladılar, sen kimsin oğlum!!" gibi cümleler havada uçuşuyor. Diziye yapılan yorumlar genelde "6. bölüme geldim hala bi şey anlamadım ama dizi çok güzel" tarzında. Evet, dizi gerçekten fazlasıyla güzel. Özellikle kurt adam dönüşümü sahnesinde ağzım açık baktım. Hiç bu kadar detaylısı çekilmemişti sanırsam. Eli Roth kankim iyi iş çıkarmış.
Ayrıca bir de dizimizin kitabı varmış Türkçe basımının çıkacağını hiç zannetmiyorum, umuyorum ki yakın bir zamanda orijinal dilinden okuyabilirim.
Not: Hayranı olmuş olduğum Bill Skarsgard sizce de Hannibal Lecter ve Austin Butler'ın birleşimi gibi değil mi?